Kategori arşivi: KİŞİSEL MARKA

Edebiyat Dünyasında Kişisel Markalaşma

Kişisel markalaşmanın edebiyat dünyasına yansımaları hakkında bir yazı.

Sevgili Aylin edebiyat dünyasında yazar-çizerler ile ilgili kişisel markalaşma ile ilgili nasıl yol alındığını sormuştu. Onun üzerine bu yazı sizinle buluşuyor.

Kişisel markalaşmanın ana noktaları ile başlayalım.

1990’ların sonlarından itibaren, kişisel markalaşma kavramı ortaya çıkmış ve kişilerin de marka olabileceği fikri gelişmiştir. Genel olarak literatürde kişisel markalama kavramının ilk kez 1997 yılında Tom Peters’ın “Sizi Arayan Marka” başlıklı makalesinde ortaya atıldığı bilinir. Türkçe alanyazında kişisel marka konusunda yazılmış ilk kitap, Sebahattin Eker’e aittir. Provasız hayatta kişisel marka olmak (2007). Kişisel markalaşma, bir kişinin niteliklerini ve yeteneklerini simgesel ve ekonomik sermayeye dönüştürmesi olarak tanımlanabilir. 2000’li yıllardan itibaren, pazarlama uzmanları ürün kavramının kişileri de kapsayacak şekilde genişlediğini öne sürer.

“1990’lerden sonra Türkiye’de edebiyat, piyasa baskılarından etkilenmeye başlamış, yazarlar artık sadece eserlerinin edebi değeri ile değil, isimlerinin marka değeri ile de değerlendirilmeye başlamıştır. Bu sayede yazarlar, romanları aracılığıyla hedef kitlelerine deneyimler yaşatarak ve pazarlama faaliyetlerinden yararlanmış ve isimlerini markalaştırabilme şansı elde etmişlerdir. Gazete reklamları, röportajlar, TV programları ve kitap afişleri pazarlama iletişimi –tutundurma çalışmalarından sayılır. Bu trendin başlamasına Ahmet Ümit ve Ayşe Kulin, Elif Şafak, Orhan Pamuk, Zülfü Livaneli gibi yazarlar örnek olarak gösterilmektedir.

Edebiyat alanında da bir pazar ortamı mevcuttur: Üretici (yazar), alıcı (okuyucu)’dur ve rakipler bulunmaktadır. Bu ortamda farklılaşmak, tanınmak ve kazanç sağlamak için ürün (kitap) temelli değer yaratmak ve bunu hedef kitleye (okuyuculara) sunmak gerekmektedir (Canbay,2015)”.

Günümüz kitap piyasasını kazanç güdüsü yönlendirmektedir. *Mistik Pazarlama çalışması, edebiyat ve pazarlama arasındaki ilişkiyi vurgulamakta, Elif Şafak’ın eserlerindeki mistik öğeleri örnek göstermektedir (Demir Otay vd., 2011: 98-100).

*Aşağıda kitabın biçimsel özelliğine yeniden değinilmiştir.

Pazarlama karması olarak adlandırdığımız geleneksel 4P’den (Ürün, Fiyat, Tutundurma, Dağıtım) 9P’ye kadar genişleme göstermiştir.

Bu 4’ü ile birlikte;

Hedef Kitle (People), Fiziksel Bilinirlik (Physical Evidence),Yöntem (Process), Ambalaj, Paketleme (Packaging),Halkla İlişkiler (Public Relations) ile bir edebiyat ürünü birlikte değerlendirilmeye başlanmıştır.

Bu bağlamda tüm karma edebiyat alanında pazarlama ve markalaşma stratejileri açısından şu noktalarda önem kazanır:

Ürün-Eser, Üretici Yazardır.

Bir pazarda kitle kültürü üzerinden hedefler oluşturulduğu için sanat ve edebiyat ürünleri artık tüketilmek ve satılmak üzere hazırlanan metalar haline gelmiştir. Bu dönüşüm, yazarların ve eserlerinin “ürün” veya “nesne” olarak pazarlanmasına yol açmıştır. Örneğin, roman yazarlarının reklam panolarında görüntülenmesi ve romanların değişim değeri yüklenerek metalaştırılması, bu durumun somut göstergeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Billboardlar ya da kitapçılarda ilk karşımıza çıkan çok satan kitaplar rafı örnek gösterilebilir.

Dağıtımı yayınevleri yapar:  

Yayınevlerinin pazarlama sürecindeki önemli rolü, dağıtım kanallarının etkinliğinin satış başarısına etkisi ve hatta yayınevlerinin “yıldız” yazarlar yaratmadaki rolü önemli bir işlevi anlatır. Harry Potter etkisinin de bir yazar kadar yayınevi bağlantılı olduğunu unutmamak gerekir ki. Yazar çoğu yayınevinden red cevabı almış sonrasında kendisine inanan bir yayınevince pazara çıkmayı başarabilmiştir.

Fiyat:

Edebiyat ürünlerinin ticari kazanca dönüştürülmesi ve yazarların ekonomik kaygılarla üretim hızını artırması, modern edebiyat dünyasının ekonomik gerçeklerini yansıtmaktadır. Bu bağlamda, yazarlar eserlerini sadece sanatsal kaygılarla değil, aynı zamanda ekonomik getirileri düşünerek de üretmektedir. Örneğin, Balzac’ın artan masraflarına paralel olarak roman yazma hızını artırması veya bazı yazarların daha fazla kazanmak için eserlerini uzatması, bu ekonomik kaygıların somut örnekleridir. Bu durum, edebiyatın da pazar dinamikleri içinde var olduğunu ve yazarların bu dinamiklere uyum sağladığını göstermektedir (Canbay,2015).

Kitap Tasarımı

Kitap tasarımı, modern edebiyat pazarlamasında önemli bir iletişim aracı haline gelmiştir. Okuyucuyla iletişim kurmanın bir yolu olarak kullanılmaktadır. Bu yaklaşım, kitabın içeriği kadar dış görünüşünün de önemli olduğunu vurgulamaktadır. Pazarlama karmasında Ambalajlama (packaging) bu kısma girer.

Elif Şafak’ın “Aşk” romanı, bu durumun somut bir örneğidir. Romanda her bölümün “B” harfi ile başlaması, mistik bir pazarlama ve bilinçli bir tasarım tercihidir. Yazar, bu biçimsel farklılığı tasavvuftaki özel anlamıyla ilişkilendirerek, kitap tasarımını anlatımın bir parçası haline getirmiştir.

Hedef Kitle (Okuyucu), bu maddeler üzerinden tercihini sıklıkla yapmaktadır. İnternet ve yeni iletişim teknolojileri, okuyuculara daha fazla güç vermiştir. Okurlar artık çevrimiçi platformlarda kitapları eleştirebilmekte, paylaşabilmekte ve önerilerde bulunabilmektedir. Bu etkileşim, çok satanlar listesini etkileyebilmekte ve okuyucuların tercihlerini daha görünür kılmaktadır.

Bu yaklaşım, kitap pazarlamasında “seçici” okur kitlesi oluşturmayı amaçlamaktadır.

Tüm bunlarla birlikte bir kitabın pazarlama iletişimini ele aldığımızda

  • Kitap fuarları, paneller, imza günleri gibi etkinlikler
  • İlişki pazarlaması, ağızdan ağza pazarlama ve online pazarlama stratejileri
  • Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” kitap ve müze birlikteliği örneği verilebilir. Romanda bahsedilen nesnelerin sergilendiği bir müze açılmış, kitabın son sayfasında müze bileti yer almıştır. Bu uygulama, romanı okuyanları müzeye, müzeyi ziyaret edenleri de kitabı almaya teşvik ederek pazarlama ve edebiyatı iç içe geçirmiştir.

Kitap fuarları, paneller ve imza günleri gibi etkinlikler, yazarlar ile okuyucular arasında doğrudan iletişim kurulmasını sağlayan önemli pazarlama araçlarıdır. Bu etkinlikler, yazarların kişisel markalarını güçlendirmelerine, okuyucularla bağ kurmalarına ve kitaplarının tanıtımını yapmalarına olanak tanır.

Ayrıca İlişki pazarlaması, ağızdan ağza pazarlama ve online pazarlama stratejileri, edebiyat alanında giderek daha fazla kullanılmaktadır:

   – İlişki pazarlaması: Yazarların okuyucularıyla uzun vadeli ilişkiler kurmasını hedefler.

   – Ağızdan ağıza pazarlama: Okuyucuların kitaplar hakkındaki olumlu deneyimlerini başkalarıyla paylaşmasını teşvik eder.

   – Online pazarlama: Sosyal medya, bloglar ve diğer dijital platformlar aracılığıyla yazarların ve kitapların tanıtımını yapar.

Bu stratejiler, yazarların ve kitapların daha geniş kitlelere ulaşmasını, okuyucularla etkileşimi artırmasını ve edebiyat ürünlerinin daha etkili bir şekilde pazarlanmasını sağlar.

Bunun dışında,

Yazarlar Arası İlişkiler:  Yazarların birbirlerini tanıtma ve destekleme örnekleri, Uluslararası yazarların birbirlerini tanıtması (Louis Aragon ‘un Cengiz Aytmatov’un kitabı Cemile için Dünyanın en güzel aşk romanı ifadesini kulllanması örneği)

Kitle iletişim araçlarının yazarların markalaşmasındaki rolü: Dergilerin yazarları tanıtma ve meşhur etmedeki etkisi de pazarlama ile birlikte edebiyat alanında markalaşmanın adımlarını oluşturmaktadır.

Okunan Kaynakçalar:

  1. Aral, Tuğba, (2019), 1980 Sonrası Türk Edebiyatında Polisiye Romanın Toplumsal Gelişimi: Ahmet Ümit Ve Osman Aysu Romanları, Sosyoloji Anabilim Dalı,Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi
  2. Aytaç, aslıhan, (2013), Zülfü Livaneli’nin Romanlarında Yapı Ve İzlek, Türk Dili Ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Soysal Bilimler Enstitüsü, Fırat Üniversitesi
  3. Canbay, Belma (2015), İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi- Sayı 40, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi, Ankara
  4. Demir Otay, Filiz (2011), Mistik Pazarlama-Efsaneler, Batıl İnançlar ve Spiritüelliğin Pazarlama İletişimindeki Rolü (Derleme),  Mediacat, İstanbul
  5. Dönmez, İbrahim Hakan 2010.8(1), “Orhan Pamuk Romanlarında Hedef Kitle Kaygısı”, Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları Dergisi, Ankara
  6. Tek, Ömer Baybars (1990), Pazarlama ilkeler ve Uygulamalar, İzmir
  7. Tekin, Mehmet (2010), Yeni Türk Edebiyatı Araaştırmaları y:2 s.4 (Tuhaf bir tezli roman: AŞK)
  8. Tosun, Nurhan Babür (2010), İletişim Temelli Marka Yönetimi, Beta Basım A.Ş, İstanbul
  9. Yaman, Fikret (2012), “Toplumda Kişisel Marka Olmak: Türkiye’nin Kişisel Markaları”, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi

RETRO VE FUTURİST İKİLİSİNDEN KİŞİSEL MARKA

Retro pazarlama ile futurist pazarlama birbirinden farklı stratejiler içerse de estetik anlayışı ilham verebilme özellikleri ile benzerlik içerir mi? Kişisel markalaşma sürecinde bu ikiliyi nasıl kullanırız?

Retro deyince aklımıza hemen Merkür retrosu gelmesin şu an işin nostalji tarafıyla ilgileniyoruz 🙂

Nostalji, retro pazarlama için geçmişten öğeleri kullanarak tanıdıklık ve konfor hissi uyandırmaya çalışır. İnsanların geçmiş dönemlere ait duygusal bağlarını kullanır.

Futurist Pazarlama ise geleceğe odaklanırken, aynı zamanda geçmişten hatırlanan unsurları futuristik bir versiyon ile birleştirerek nostaljik unsurlar içerebilir.

Hikaye denilince aklıma hep “Bana bir masal anlat baba” şarkısı gelir hem geçmişe götürür hem de göz kapatıp hayal kurdurur.

Hikaye sever misiniz?

Retro Pazarlama genellikle geçmişle ilgili gerçek veya hayali hikayeler anlatarak geçmişi ve gelenekleri canlandırmaya çalışır.

Futurist Pazarlama da bunu gelecekle ilgili hikayeler anlatarak yapıyor ve böylece bizim üstümüzde heyecan ve merak uyandırmayı amaçlıyor.

Biz de insanız! Lütfen aramıza duvar örme!

Tüketici duyguları retro pazarlama için geçmişle ilişkilendirilen olumlu duyguları kullanır ve tanıdık bir döneme bağlılık hissi verme amacındadır.

Futurist pazarlama ise geleceğin getirebileceği karşılaşabileceğimiz deneyimlere duyulan heyecanı canlandırmayı amaçlar.

Şimdi bizimle var mısın, yok musun! Bizimle değilsin!

Trend geçişleri:

Retro Pazarlama geçmiş trendlerin veya tarzların canlandırılması veya uyarlanmasıyla çağdaş kitlelere hitap etmeyi içerir.

Futurist Pazarlama ise bilinmeyen ancak daha keskin kenarlı trendleri anlatarak mevcut olanın ötesine geçmeye çalışır.

Ben senden farklıydım, farklıyım ve hep farklı olacağım.

Retro Pazarlama: Markayı geçmişten esinlenerek bir marka imajı oluşturmaya odaklanırken futurist pazarlama bir marka için yenilikçi, teknolojik ve toplumsal gelişmelerin öncüsü olarak kendini geleceğe dair konumlandırmaya çalışır.

Görüldüğü gibi asıl fark zaman mevhumudur.

Retro pazarlama geçmişe bakarken, futurist pazarlama geleceği düşler.

Retro ve futurist pazarlama stratejilerini okumuşken kendi benzersiz markanızı oluşturmak ve insanlar arasında güçlü bir etki bırakmak için bu iki yaklaşımı nasıl bir araya getirebileceğinizi de düşünebilirsiniz. Bunun için yine aynı kalıplara farklı şekilde yorum getirmeyi deneyelim.

Nostaljik öğelerle bağlantı kurun:

Retro pazarlama ile kişisel geçmişinizden ve deneyimlerinizden ilham alarak kişisel markanızı güçlendirebilir. Geçmişteki başarılarınızı ve öğrenim deneyimlerinizi vurgulayarak insanlarla bağlantı kurabilirsiniz.

Geleceğe dönük vizyonunuzu tanıtmak içinse yolumuz farklı!

Futurist pazarlama, gelecekteki hedeflerinizi, tutkularınızı ve vizyonunuzu vurgulayarak insanlara ilham verebilir. Yenilikçi düşüncelerinizi ve gelecekteki projelerinizi paylaşarak izleyicilerinizi şimdiden geleceğe doğru her yeni gün için sizi takip etmelerine teşvik edebilirsiniz.

Hikaye anlatma yeteneğinizi kullanın:

Hem retro hem de futurist pazarlama stratejileri güçlü hikaye anlatma becerilerini gerektirir. Kendi öykünüzü, başarılarınızı ve gelecek planlarınızı içeren bir anlatı oluşturarak insanların sizi daha iyi anlamasını sağlayabilirsiniz. Hepimiz hikayeleri severiz öyle değil mi!

Güçlü ve tanınabilir görsel kimlik oluşturun:

Retro tarzda, kişisel markanızı geçmişten esinlenen görsel öğelerle güçlendirerek tanımlayabilirsiniz. Aynı zamanda, futurist bir bakış açısıyla da geleceğe dönük modern ve yenilikçi görsel unsurları ekleyerek markanızı güncel tutabilirsiniz. Dengeli kullanmak şartı ile!.

Teknoloji ve inovasyonu kullanın:

Futurist pazarlama, teknoloji ve inovasyon ile ilgili stratejiler içerir. Sosyal medya, dijital platformlar ve diğer yeni teknolojileri kullanarak kişisel markanızı güçlendirebilir ve daha geniş bir kitleye ulaşabilirsiniz şimdi bunu geçmişe dönük nasıl yaparız diye düşünüyorsan hemen yazıyorum:

Geçmişten gelen öğretileri geleceğe taşıyın:

Retro ve futurist unsurları birleştirerek, geçmişte edindiğiniz deneyimleri gelecekteki hedeflere nasıl taşıyabileceğinizi vurgulayabilirsiniz. Bu, sürekli bir gelişme sürecini simgeler.

Kişisel markalaşma, hem geçmişin değerlerinden hem de geleceğin potansiyelinden faydalanarak kendinizi güçlü bir şekilde ifade etme ve insanlar üzerinde kalıcı bir etki bırakma fırsatı sunar. Her iki pazarlama yaklaşımını kendi hikayeniz ve marka değerlerinizle uyumlu bir şekilde birleştirerek, insanlarla daha derin bir bağ kurabilir ve kendinizi ayırt edici kılabilirsiniz. Yol aynı sadece sapaklar farklı!…

Şapkadan Kişisel Marka Olur mu?

Şapka’dan kişisel bir marka olur mu? Düşündüğümüzde aklımıza ilk gelen Chanel’dir. Web sitesinin tarihçesinde şöyle yazar; O dönem, Coco adıyla anılmaya başlandı. “21 rue Cambon’da “Chanel Modes” (Chanel Tarzı) adı altında bir şapka butiği açtı. Şapkaları dönemin tanınmış Fransız aktrisleri tarafından giyildi ve itibarının artmasına yardımcı oldu. Her ne kadar bir Chanel hayranı olsam da ben konuyu bir de soyut bir anlamda karşımıza çıkan bir şapka ile ele aldım.

Edward de Bono yaratıcı düşünme tekniklerinin doğrudan öğretimi konusunda uluslararası bir otoritedir. 6 şapkalı düşünme tekniği adını verdiği kitabını 1985 te yazmıştır. Kitabının önsözünde şunu dile getirmiştir: Altı düşünme şapkası bize, düşüncelerimizi bir orkestra şefi gibi yönetme olanağı sağlar. Böylece istediğiniz anda, istediğiniz düşünce türünün ön plana çıkmasını sağlayabilirsiniz. Bir toplantıya katılan insanların da zaman zaman farklı düşünme türleri kullanarak, ele alınan konuya değişik açılardan bakmaları çok yararlı olur.

Bu bilgi ile birlikte bir de kişisel markamızı ele alalım. Kişisel bir marka, bir özgeçmişten, bir asansör satış konuşmasından veya bir sosyal biyografiden daha fazlasıdır. Dış profesyonel benliğinizin resmileştirilmiş bir ifadesi olarak
bir müze, galeri, arşiv koleksiyonunun yöneticisi olarak -ki buna küratör adını veriyoruz- kendi benliğimizin özüdür. Bu, dünyada etkileşimde bulunduğumuz ve faaliyet gösterdiğimiz her koşulda yaşadığımız anın bir kodudur. Bizler 6 renkli şapka tekniği adı verilen yansıttığımız her düşüncenin bir parçasıyız. O düşüncelerde bizim kişisel markamıza ait.

Bir Edward ile daha tanıştıracağım sizi
Big Fish adlı filmde ölmekte olan kahraman var. Adı Edward Bloom. Bu kişi yetişkin oğluna hayat hikayesini anlatıyor. Hikayenin gidişhatının çok uzun olduğunu algılayan oğul, çok geç olmadan “gerçek” babasını tanımaya başlıyor.
Keşfettiği şey, hikayelerin çok fazla yalandan oluşmadığı, süslenmiş olan bize sunulan gerçek detaylar olduğunu anlamış. Ancak hikaye, Edward’ın oğlunun kendisinin de görmesini istediği benliği ve dünyanın onun düşünceleri üzerinden kendisini hatırlamasını da yansıtıyor.

Kendi markanızın sizinle ilgili olduğu ve yansıttığınız düşünce etrafından başkalarıyla bağlantı kurmak olduğunu görürüz.

Bireysel olarak bir markanın içinden çıkıp kendi liderliğimizi ele almaya başladığımızın en keyifli yanı, kişinin hayat hikayesinin, özelliklerinin, değerlerinin otantik ve derlenmiş, düşünülmüş tüm unsurları, kişinin kendini en iyi şekilde ortaya koyması, belirli kişisel ve profesyonel hedeflere ulaşması için bir araya getirilmiş olmasıdır.

Ayrıca propaganda kavramının tahtını koruyan Erward Barneys’i anmadan olmaz. İnsan arzularını değil, arzuları insanı yönetir diyen Sigmund Freud’un yeğeni Edward Bernays de hayatımızın bir köşesinde yerini koruyor. Ben neymişim demeniz için “Ben devri” belgeselini seyretmenizi öneririm.

Bir marka mentor ile kişisel marka liderliğin üzerine çalışmak istersen ben buradayım.

Yapay Zeka Kişisel Markalaşmanın Geleceğini Değiştiriyor mu?

Otomatikleştirilen bir deneyim. “Bugün ne yazsam” değil ne yazdırsam çağı başlıyor!
Sizi bir yapay zeka üzerine deneyim üreten bir site ile tanıştıracağım. Adı: Pictory.AI. Videosu biraz ilerde okumaya devam…

Bu arkadaş chat GPT üzerinde verdiğimiz bir komut sonrası ortaya çıkan bilgileri kendi sayfasına taşıdığımızda yazının bize videosunu oluşturuyor. Üzerine istersek yazıları koyabiliyoruz hatta bir adım ileriye taşıyor ve o yazıları erkek veya kadın ses tonu ile izleyenler için seslendiriyor. Üstüne de yazının içinden anahtar kelimeleri seçiyor ve yazı ile uyumlu olabileceğini düşündüğü video veya fotoğraf seçiyor.

Sistem ingilizce odaklı olduğu için çeviriler biraz farklı. Ben bu sefer Chat GPT’ya komut vermek yerine Türkçe cümlelerimle kendim Script alanına kişisel markalaşma süreci ile ilgili cümleler yazdım. O da yazılarımı 3 sn de bu video haline getirdi. Seslendirme yerine de bana sunduğu müziklerden birini seçtim. Fotoğraf yerine her bir kare için 1-2 saniyelik video gifler düzenlemesini istedim. Çok zevkli.

Dün bir eğitimimde de bundan bahsettim. Çok yaygınlaşacağına eminim. Yurtdışı için affiliate programı bile başlatmışlar.

Kişisel markalaşma, dijitale doğru ilerliyor derken yapay zeka ile iç içe doğru bir ilişkinin hız kazandığı şu aylarda endişe etmemiz gereken bir konu da markanızın [mesajındaki orijinalliği kaybetme riski] olduğunu söyleyebilirim.

AI algoritmaları ile kişiselleştirilmenin hedef kitlede zirve yapacağı bir gerçek ancak insan benzeri görünen ve insan sesinden, tonundan benzersiz yaratılan içerikler üretebilse de aslında işin özünde yoksunluk hakim.

Videoların insanlar tarafından gidip yerinde çekilmediği, bunun anlaşılmasının epey zor olduğu bir döneme girdiğimizi unutmamak gerek! Bir pizza sunum videosu var akıllara zarar deyip biraz sizi acıktırayım. İnanın bir iş birliğim yok 🙂 #Yapayzeka ve #kişiselmarka ‘nın ilişkilendirilmesi hakkında bir süredir araştırıyorum. Notlarımı Linkedin’de ve burada paylaşacağım.

Video’yu Linkedin den izleyebilir Kişiselmarkaveyapayzeka adlı etiketten diğer yayınlara ulaşabilirsiniz.

Merhaba Ben Bahar5er,
🙋‍♀️ Eski Turizmci, Uzun yıllar kurumsal marka iletişim uzmanı, şimdilerde kişisel marka mentorum.
Bu hayatta bir PAY’ım var. Paylaşırım, Anlatırım, Yazarım.
Bu PAY’ı sizin için tasarlıyorum. Profil kapak fotoğrafımdan size özel 3 aşamalı başlığa ulaşabilirsiniz.
💻 Linkedin de genel hatlarıyla marka-pazarlama-kurumsal iletişim ile ilgili içerik üretiyorum. Eğitimlerim ve kişisel marka ekosistemine ait bilgiler, #baharınkitaplığı ile iş dünyası ile ilgili okuduğum kitaplardan aldığım notları paylaşıyorum.

💬 Okuduğunuz bu içerik ilgi alanınız içindeyse;
içeriği beğenebilir, paylaşarak etkileşim halinde bulunabilirsiniz.
Beni takip edebilir, profilimdeki zile tıklayarak akışınıza yeni içeriklerimin gelmesini sağlayabilirsiniz.
Birlikte çalışabileceğimiz projede konuşmacı, mentor, eğitmen, Linkedin Influencer vb alanlarda buluşmak üzere.

Nasıl Marka Olunur mu, Markalaşma Nasıl Olur mu?

Bir markalaşma başlangıcı üzerinde emeğini yoğunlaştırdığın ben buna kafa çürütmek demiyorum -kafalar çürümesin-bir marka planı hazırlamaktır. En tepede var olan markanın; pazarlama, satış ,iş veya ürün geliştirme ar-ge nasıl bir kulvarda boy gösteriyorsan tüm iş sistematiğinin bir araya getirilmesi ve bu sistemlerin her bir aşamasının başarılı olması için detaylandırılması, hangi noktada nasıl bir finansman süreci ile desteklenmesi gerektiğinin bilinmesiyle başlar.

En temelinde marka yolculuğuna çıkacak olan kişinin önceden kendine verdiği bir karar vardır. Bu alınmış karar ile birlikte sürecini ilerletecek bir vizyona sahip olmalıdır.

Vizyonunuz, markanızın elçisidir. Her yaptığınız ile sizi bir adım ileriye götüren ve ileriyi gösterendir. Ancak bu vizyonun bulunduğu yere gelmeniz için kendinizi tanımanız ve hedefler belirlemeniz gerekir.

Soru gelsin?

5N1K vardır ya hani evrensel bir değerde inceleme yöntemi olarak bilinir. Genelde gazetecilik de çok kullanılır. Dün 3 mentorluk görüşmem vardı. Gün içinde her mentime sorduğum başlangıç sorum aynı. İçlerinden en değerli olarak hissettikleri sorulardan biri.

Hayal ettiğin ya da işin içinde bulunduğun markanız ile neyi başarmak istiyorsunuz?

Kendinize hedef yolu belirlediniz mi?

Çıkışın sonunu düşünmüyoruz. Şimdilik hedefimiz yolun adımlarını stratejik şekilde belirlemektir. Bunun için size destek olacak bir yol arkadaşlarınıza ihtiyacınız olacaktır. Buna hedef kitle diyorum. Uygun bir hedef kitleye seslenmezsen çıkmaz sokağın duvarına bakakalırsın. Hiç birimiz istemeyiz!

Bunun için bizim ürün ve hizmetlerimizle örtüşen ancak kitlemize de uygun bir vaadimiz olsun. Mesaj verelim “uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece” derken bize yoldaş olsun. Ne halde olduğumuzu bilsin. Geçtiği her yolda mesajını bıraksın. Harekete geçirsin insanları.

Çünkü biliyoruz ki duyguların içinden geçmeyen hiçbir şey bizi yakalayamaz. Yolumuz herkesle farklıdır ama duyguları yok sayamayız. Bu ister ister bir roman, ister bir şarkı, ister bir #marka olsun.

Sizi, satın almak isteyen kitlenin aklına bir tohum ekmen gerekir. Bu tohum satın alma dürtüsünü duygularla harekete geçirmelidir. Markan yoksa #pazarlama değerini yitirir. Bir değerde tutmadığını pazarlamak istemezsin. Pazarlamazsan satamazsın, satamazsan duygulara hitabının niteliği bilinmez. Her şeyi ile dengede olmalısın.

Önce kendini bilmen gerekir. Kendini keşfe çıktığında markan arkandan gelecektir. Bir süre sonra yan yana olursunuz. Sonra bir bakmışsın markan seni geçer.

Hadi yakala!

Kendine yetiş

Yetişmek için o yolculuğa çık. 

*Bir elin 5 parmağı var. Fotoğraftaki gibi, 5. parmak ben. Bu yazıyı sana yazdım.

GİRİŞİMCİLİK VE MARKALAŞMA

Pandemi ile birlikte artış gösteren marka bilinci oluşturma, sadece kurumlar için değil kişiler içinde en önemli sorumluluk olmaya başladı. Bir şeyin daima daha fazlasını arar haldeyiz. İşe yeni başlamış girişimcilerin de işleri ile birlikte kendilerini de markalamaları zorunlu hale geldi.

Girişimcilerin hepsi pazarda var olan kaynaklar ve ele geçirmek için uğraş verdikleri fırsatlar için rekabet ediyor. Tam bu noktada kendilerine ait olan hikayeyi paylaşmaları, itibarlarını geliştirmeleri kendilerine ait. İşini markalaştırmak istemeyen kendi alanında kalmak isteyen bir girişimci olarak yola devam ettiğinizde rakiplerinizin önüne çıkmamanız imajınıza, şirket değerlemenize, kârlılığınıza hatta hedef kitlenize dahi zarar verebilir.

Benim Markam

Kendinizi markalamak için siz ve şirketiniz arasında ortak noktalar bulun.

Ortak temel özellikler belirleyerek işin başlangıç kısmını bir adım ilerlettikten sonra müşterilerinizin gözünde sizi ve girişiminizi aynı noktaya getirmek için proaktif olarak çalışabilir, aynı güçlü kaliteye işinize verdiğiniz önem kadar kendiniz için de sağlamış olursunuz. Her ürün, hizmet, müşteriler için dürüstlük, güven, etki, müşteri odaklılık gibi izlenimlere sahiptir. Yaptığınız işte ki benzer özellikleri tanımlayın ve bunları kendi kimliğinize dahil ederek ortaya çıkın ve bilinin.

Uzman olun.

İş dünyasında kendi alanınıza liderlik ettiğinizden emin olmanız gerekir. Bu bakış açısı sizi güvenilir, yenilikçi ve işinde uzman bir düşünce lideri olarak tanıtacaktır. Zamanla da üzerine siz ekleyerek daha etkin bir konuma geleceksiniz. Müşterileriniz tarafından daha önce karşılanmayan ihtiyaçlarını uzman gözüyle karşılama isteğiniz sizin işine önem veren biri olarak algılanmanızı sağlayacaktır.

Önce Ağ Kur Sonra Bağ

Doğru insanlarla ağ kurmak, sizi potansiyel müşterilerin yanı sıra sektör büyüklerinin yanında da yer almanıza bir adım olacaktır. Bunun için yapmanız gereken girişiminize odaklı çalışan bir ağ stratejisi düşünmenizdir. İnsanlarla bağlantı kurduğunuzda fikir ve bilgi alışverişinde bulunduğunuzda, cömertlik geri dönecektir.

Sosyal medyayı kullanın

Günümüz dünyasında müşterilerimiz bunun üzerindedir. Herkes kolay, ilginç ve hızlı olan bu mecralarda bulunmayı sever ve ister haldedir. Sen ve girişiminin içinde sosyal medya da olmalıdır. Kişisel ve ticari markanızı ayrı tutmayı unutmayın.

İletişim becerilerini doğru kullanın

Mükemmel iletişim becerilerine sahip olmak öne çıkmanıza da yardımcı olacaktır. Ne dediğine dikkat etmek, daha iyi yazmak, gramer ve imlalarına dikkat etmek sadece sizi öne çıkarmaz. Kurduğunuz işinizi de bir adım ileriye taşımaya yardım eder. Doğru taktikler ile iyi bir sunum yapabilmek siz ve kuruluşunuz daha etkili olarak algılatır. Girişiminiz ve size ait çevrimiçi bir video, ürün videosu veya kurumsal eğitim, müşteri görüşleri gibi avantajınız için tüm iletişim türlerini kullanmaya çalışın.

Kendiniz olun

Ne yaparsak yapalım kitlemizin kim olduğuna bakmaksızın her zaman tutarlı ve özgün olmak zorundayız. Girişimcilerin sadece işlerini değil, kendilerini de markalaştırmasının önemli olduğu zamanlardan geçiyoruz. Ön plana çıkmak, kendimizi görünür kılmak ve mümkün olduğunca çok kanal aracılığıyla müşterilerle iletişim kurmak önce kendimiz olduğunda ve buna değer verdiğimizde bize yol gösterecektir.

Kişisel Markanızı Oluşturmadan Önce…

Kendi sesini kulağına fısıldadın mı?

Kişisel markalaşma en çok konuşulan konularından biri. Aman tanrım geç kaldım demek bile aslında kendine farkında olmadan geç kalmak demektir. Şimdi gelin bir başlangıç yapalım.

Merhaba bu yazı dizimde,

Kişisel markalaşma hakkında merak edilenleri sizinle paylaşmak istiyorum.

Kendinizi tanıma yolculuğunuza ek kişisel markanızı oluşturma, dijital kimliğiniz, ayak izlerimiz, göz izlerimiz, her nerede nasıl bir iz bıraktıysak iyi ya da kötü, güzel veya çirkin… doğru mu yaptım yoksa yanlış mı diye siz düşünedurun…. Ben yazayım, siz okuyun ne dersiniz?. İlgili konularda destek alacağınızı umuyorum. Ben haftada bir kere, hafta sonu günleri (cumartesi veya pazar günlerinden birinde) seninle sohbet edeceğim. Eğer bir karışıklık olur da yazamaz isem mutlaka sonrasında haber veririm.

Ben uzun yıllar kurumsal iletişim ve marka alanında çalıştım. Seni buraya yönlendiren yazımda dijital evim den bahsetmiştim. (Aslında substack üzerinden bu yazı dizinine başlamıştım. sonrasında kendi bloguma da almaya karar verdim.) Misafirim olabilirsin. Kapım iyi niyetli herkese açık. Marka alanında içerik üretmek, mentorluk yapmak, danışmanlık süreciyle ilerlemek bana oldukça keyif veriyor. Tabii bir de işin dijital postacı tarafı var. Yeni yıla girmeden önce başlayan 24 gün öncesinde 24 mektup yazdığım kişisel ve kurumsal bir grubum var. Onlara marka, iletişim, pazarlama hakkında mektuplar gönderdim. Sonradan mektupları topluca temin etmek isteyenler mektuplara ulaştı. Böyle başlayan mektup yolculuğu şimdilerde bir arkadaşınıza gönderilmek üzerine sizin adınıza mektuplar yazmam ile devam ediyor.

Aldığın bu e-postayı,

Kişisel markalaşma adına bir mektup gibi düşünebilirsin. Bu nedenle çok resmi olamayacağımı baştan söyleyeyim. Rehber niteliğinde hazırladığım notlar ile potansiyelinizi keşfederek adım adım kişisel markanızı inşa etme konusunda size yol gösterebileceğini düşünüyorum.

Hadi bakalım. Girizgahı çok uzattım. Konumuza dönelim 🙂

Eğer, bire bir online ilerlediğim kişisel marka mentorlüklerinden birinde olsaydın sana bu soruyu sorduğumda 2 dakika düşünme payın olurdu. Ben de 2dk Google Meet Meditasyonu yapardım. (Yazıyı bitirdikten sonra Google Meet Meditasyonu nedir diye arama yapma sakın onu ben buldum.)

Kişisel Markalaşma Nedir?

Aslında literatüre göre Kişisel markada aynı kurumsal marka oluşturma gibidir. Gerçekten bir farklı yok. Sadece kavramların yeri farklı. Kişisel marka sizin bireysel düzeyde temsil edilmeniz ile ilgili.

Kişisel marka ünlü olmak mıdır?

Zengin,

Sanatçı,

Artist,

Akademisyen,

Üst düzey,

Influencer ( fenomen bilerek demedim= Türkçe karşılığında hala bir anlam kargaşası yaşanıyor. Henüz doğru karşılığı bulunamadı)

Kişisel markalaşmanın temsili; bir sestir.

Kimin sesi?

Senin sesin.

Nasıl bir ses?

Tok, akıcı, gür… ya da bunların hiç biri!

Sesin güzelliği değil, nasıl konuştuğun önemli desem…

Biraz yerine oturmaya başladı mı?…

Kişisel marka senin kişiliğinin içinde bilinmesini istediğin konuları oluşturmayı ve onu sahiplenmeni içerir. Çok konu var çoook o kadar çok ki. Sen bile senin içinde bu konuların nerede olduğunu bilmiyorsun ama hepsine sahipsin. Aynı adını sahiplendiğin gibi.

Adınız ve soyadınız nedir diye sorsam hemen cevaplarsınız.

İşte o ses sensin.

Sen kendindeki bir sesi temsil ediyorsun. Bu bazen bir cümle, bazen bir şiir dizesi bazen arkadaşlarınızın size taktığı bir rumuz olabilir. Ne olursa olsun. Önceliğin senin kendini nerede konumlandırdığındır. Sesin, dönüşümünün nerede başladığı ve bunu kendinde nasıl birleştirmen gerektiğidir. O ses seninle doğdu. Bul ve keşfet. Hayatta çok şey buluruz, bulduğumuzu sanarız. Oysa asıl ö’z’e bakarsak anlarız ki; bulduğun değil keşfettiğin seninle ilerler.

Bir sonraki Marka Mentor mektubunda görüşmek üzere…

Sen kendi marka tanımını yazmak istersen elbette paylaşabilirsin. Seve seve okurum.

2021’in ilk 4 ay’ı kendin için ne yaptın?

Haber değeri taşıyan sensin!…

Yoksa sen de hala, kişisel markalaşma, sanal marka, dijital kimlik döngüsünü içerisinde olanlardan mısın? Umarım bu bülten başlangıcı sizi biraz şaşırtır ve okumaya değer bulursunuz.

Benim için değil. Sadece kendin için. Ben bilgilerimi paylaşmak için buradayım. Peki ya sen? Sen neden okumaya başladın?

Hoşgeldin Merak,

Senin değil, tüm okuyucular olarak adımız merak. Bilmek ve öğrenmenin dışında bolca merak için okuyoruz.

Merak…

İlgini çekmediysem ekranı kapatıp diğer sekmeye geçme hakkın baki…

Ya gerçekten bir şey öğrenmek istiyorsan?

Bir şeyden kastım. Bilgi her yerde…Bilmediğimiz bir şey yok gibi. Ama yine de aradığımız bilginin derlenmiş toparlanmış olmasına özen gösteriyoruz. Aradığımız bilgiyi bulduğumuzda bizi mutlu eden de bu.

Bu sayfa, okuyucuyla (seninle) birebir konuşma şeklinde yazdığım yazılarla ilerleyecek. Karşında ben varmışım gibi okuduğun, sana seslendiğim devrik cümleler çokca var. Örneğin; yazıyı hiç değiştirmeden yayına alacağım. Burayı benim sana sorduğum sorular ile senin kendine verdiğin cevaplardan oluşan bir bülten şeklinde oluşturmayı hedefledim.. (elbette sorulara cevabını yorum olarak paylaşabilirsin.) Doğru ya da yanlış yok. Bilmemek ve öğrenmemek var.

29 harf var elimizde ama yazmak anlatmak bitmez… Ben böyle sabaha kadar yazar dururum. Bu nedenle durmam gerekiyor. Şimdi başka bir yerde marka yazımın düzenlemesine devam etmeliyim.

Sayın Okuyucu, bültenimden ayrılmadan önce merak ettiğim bir şey var.

Kendini bana tanıtır mısın?

Yazarken aslında kendini bana değil, kendine tanıttığını hep hatırla.

(Unutma…sözcüğünü kullanmıyorum.).

Eğer yorumlarda buluşursak sevinirim. Ya da bana ayrıca ulaşıp kendini tanıtabilirsin. En kısa sürede yeniden buluşmak ve tanışmak üzere…

Sorry! This product is not available for purchase at this time.

SEN ŞABLONU

Öz yönetimi keşfettiğin, kendi liderliğini destekleyici ve kişisel markanı oluşturman için gereken bir sürece ihtiyacın var.

33 hafta-saat / 9 farklı konu

Program sonu isteğe bağlı ek +3 mentor çalışması ile marka yolculuğuna devam sağlayabilirsiniz.

Eğitim zamanı, hafta içi bir gün seçilerek program tarihi ve günü ortak belirlenmektedir. Eğitimin kısa modülü rotalar halinde belirtilmiştir. *Fijital=(phygital)

7 GÜN KİŞİSEL MARKA MENTORLUĞU

Kişisel markalaşma yolculuğumuzun başlangıcında, bahsettiğimiz online ve fiziksel bileşenlere biraz daha derinlemesine bakalım.

Online platformlar, günümüzün dijital dünyasında oldukça büyük bir rol oynamaktadır. İnternet, bilgiye ulaşma ve kendinizi ifade etme konusunda sonsuz olanaklar sunar. Bloglar, sosyal medya, web siteleri ve diğer online platformlar aracılığıyla sesinizi duyurabilir, yazılarınızı paylaşabilir ve kitlelerle etkileşimde bulunabilirsiniz. Bu da sizi kişisel markalaşma yolculuğunuzda önemli bir adım atmanızı sağlar.

Ancak, fiziksel dünya da unutulmamalıdır. Yüz yüze etkileşimler, toplantılar, etkinlikler ve diğer sosyal aktiviteler, kişisel markanızı güçlendirmek için önemli bir rol oynar. Rastlantısal bir görüşme veya bir konferanstaki bir panel gösterisi, insanlarla bağlantı kurma ve etkileşimde bulunma fırsatı sunar. Birebir etkileşimlerde, kendinizi doğrudan ifade edebilir ve kişisel markanızı güçlendirebilirsiniz.

Bu yolculukta yanınızda taşıyacağınız bir kalem ve defter de büyük önem taşır. İlham geldiğinde veya aklınıza gelen bir fikri not etmek istediğinizde hızlıca kalemi elinize alıp, defterinize yazabilirsiniz. Yazılı notlar, ilerleyen süreçte geri dönüp tekrar bakmak, düşüncelerinizi organize etmek ve ilerlemek için size kılavuzluk eder.

Unutmayın, bu yolculukta sadece bilgi almakla kalmayacak, aynı zamanda egzersizler yapacak ve testlerden geçeceksiniz.Düşündürücü sorularla karşılaşacak, kendi düşüncelerinizi keşfedecek ve sınırlarınızı zorlayacaksınız. Bu sayede “sen şablonunu” kişiselleştirerek, kişisel marka yolculuğunuzda daha güçlü adımlar atabileceksiniz.

Tam olarak nereye gideceğimizi belirlemiş durumdayız. Renkli bilgiler vagonunda yalnız değilsiniz. El ele vererek, yeni bir benliğe doğru ilerlerken, kişisel marka yolculuğunuz boyunca size eşlik edeceğiz. Vagonlarımızın kapılarında her zaman bir açıklık vardır. Sizinle birlikte büyümek, sizi desteklemek ve yolculuğunuzda size rehberlik etmek için buradayız. Lütfen pencerelerden sarkmamaya dikkat edin! 😊

365 Gün Mentorlük Programı ile ilgili merak edilenler:

 1- 7 Günde Kişisel Marka Mentorlüğü Programı KMM Nedir?

7 günde Kişisel Marka Mentörlüğü kişinin kendi beceri ve yetkinliklerini tanıdığı bir program. Kişilere içinde bulundukları fi-ziki hayattaki beceri ve yetkinliklerini ön plana çıkarabilme yöntemi ile kişisel markalarını oluşturmalarına yardımcı oluyor ve bunu dijital kimlikleri ile destekliyorum. Pazartesi başlayan çalışma Pazar günü sona erer. Her gün 1 saati bulan çalışmalardır.

Walter Disney bir keresinde şöyle demişti: “Hayal edebiliyorsanız, yapabilirsiniz. Her şeyin bir fare tarafından başlatıldığını her zaman hatırlayın. “Hayalinizi yaratmaya başlayalım. Tek yapmanız gereken (başka bir tür) fareye hızlı bir tıklama  Shopier

2- Mentorlük Programı’nın Amacı Nedir?

Ben Kişisel markalaşmanın dijital ayak izi dediğimiz dijital kimlik görünümümüz ile desteklendiğini ama aslında bunun ötesinde kişinin kendi öz yönetiminden geçtiğini savunan biriyim. Amacımız, kendi alanında öne çıkmak isteyen bireyleri daha geniş kitlelere ulaştırmak ve kişinin kendine ve çevresine fark yaratması için yola çıktığı bir programdır. Kişinin isteklerinin ve hedeflerinin iç ve dış faktörler ile birlikte değerlendirilip netleştirilmesi, ona etki eden rutinleri ve temel değerlerine etki edebilecek 8 ayrı teknik çerçevesinde bilimsel bir yaklaşım kullanarak kişinin kendini tanıma yolculuğuna rehberlik etmektir.

3- Mentorlük Programı’nın Kişisel Marka Eğitimden Farkı Nedir?

  • Bağlantılı: Kendimizi disiplinler arası çözümler üzerinden değerlendirmek ve ortak bağlantıları modelleyebilmek
  • Verimli:  7 günde yoğunlaştırılmış bir içerikle pratikleştirilmiş metodlarla değer aktarmak
  • Dönüştürücü: Her gün yapılan farklı eğitim ve mentörlük çalışmalarının dinamik olması ve kişiyi dönüştürebilme gücü sağlama
  • Özgün: 8 ayrı teknik çerçevesinde mentorlük programını kişiye özgü uyarlamak
  • Renkli: Hikayeleştirilmiş içerik, test ve egzersizlerle kendimizin farkına odaklanarak akılda kalıcılığı yakalama
  • Esnek: Online birebir çalışma sistemin de kişiye uygun tarih ve saat aralığının önceden belirlenebilir olması
  • Sürdürülebilir: İstenildiğinde taktirde yıl bazında uygun bir gün seçilerek, günlük mentorluk talebi sürecini periyodik ilerleme haline getirebilme.

4- Mentorlük Programının Faydası Nedir?

Program, bireyin kişisel markasını oluşturmaya başladıktan sonra üzerine ne katacağı, içini nasıl dolduracağı, kendi yaşamına nasıl adapte edeceği ve insanlar üzerinde aynı algıyı nasıl oluşturacaklarını öğrendikleri bilgileri egzersiz ve testlerle uygulamalı olarak kazandırarak hayatlarına modelletir.

5- Mentorlük Programının Fiyatı Nedir?

Programın Toplam Ücreti: Kredi kartı kullanmak isteyenler için shopier üzerinden alışveriş imkanı sağlanmaktadır.

Hesaba Havale veya EFT için ulaşabilirsiniz.

Kredi kartına taksitlendirme shopier üzerinden mümkündür.

6- Kişisel Marka Mentorlüğü ve Öz Yönetim Eğitim Akışı Nasıldır?

  • 1-Gün: Kişiyi Tanıma-Ben Kimim Çalışması
  • 2-Gün: Kişisel Marka Yolculuğa İlk Adım.
  • 3-GünKendimizde Marka Farkındalığı Süreci ve Marka Oluşumu
  • 4-Gün: Öz Yönetim Dengesi / Kişisel Markanı Yenileme
  • 5-Gün: Yeniden Kişisel Marka İletişimi
  • 6-Gün: Dijital Kimliğini Kişisel Markan ile Odaklamak
  • 7-Gün: Zihin Yapısı ve Kişisel Marka Sürekliliği Sağlama

Günlük Programda işlenecek her detay 365 güne yayılabilir ve periyodlar dahilinde kısaltılabilir şekilde düzenlenmiştir. Pratikleştirilmiş her detay en verimli olabilecek şekilde 7 günlük bir çalışmaya sığdırılmıştır. Haftalık, aylık, sezonluk veya 365gün-yıl bazında senin benzersiz değerini ortaya çıkarmak üzere yapacağımız çalışmalarda kişisel marka yolculuğunuz için ben buradayım.

7- Mentorluk Yolculuğu Kimler İçin Uygun?

  • Girişimciler: işlerini bir adım öteye taşımak için
  • Yöneticiler: değişken iş yaşamı içerisinde daha fazla tanınmak için
  • Profesyoneller: iş hacimlerini arttırmak için
  • İş yaşamındaki kadınlar: erkek egemen iş ortamında başarılı olmak için
  • Satış temsil profesyonelleri: daha etkili müşteri bağlılığı yaratmak için
  • 50 yaş üzeri yöneticiler: günümüz çalışma hayatı düzenindeki değişikliğe uyum sağlamak için
  • İş arayanlar: iş gücü piyasasında rakiplerine karşı farklılaşmak için
  • Öğrenciler: İçinde bulunduğu eğitim hayatında araştırma ve öğrenme becerisini etkin bir şekilde kullanarak birçok alanda kendine öncelik oluşturmak için kendinizi marka yapmalısınız.

8-Gelişim, Değişim ve Dönüşüm Rotaları ile Sen Şablonu Arasındaki Fark Nedir?

Sen şablonu kişinin marka yolculuğunda 9 farklı başlık altında kişiye özgü organize edilen uzun dönem kişisel marka mentorluk programıdır. 33 hafta/saat sürelidir. Sen şablonu, 3 farklı rota ile en önemli notlar birleştirilerek kısa modüller halinde sunulmuş, gündem başlıkları ile bölümlere ayrılmıştır.

SANA ÖZEL YOLCULUK BAŞLIYOR !

AKLINDAN BİR SAYI TUT oyunumuzla B/Game 230 bilgi sizlerle

instagram : @bahar5ermarkamentor