Etiket arşivi: Online Eğitim

Yapay Zeka Kişisel Markalaşmanın Geleceğini Değiştiriyor mu?

Otomatikleştirilen bir deneyim. “Bugün ne yazsam” değil ne yazdırsam çağı başlıyor!
Sizi bir yapay zeka üzerine deneyim üreten bir site ile tanıştıracağım. Adı: Pictory.AI. Videosu biraz ilerde okumaya devam…

Bu arkadaş chat GPT üzerinde verdiğimiz bir komut sonrası ortaya çıkan bilgileri kendi sayfasına taşıdığımızda yazının bize videosunu oluşturuyor. Üzerine istersek yazıları koyabiliyoruz hatta bir adım ileriye taşıyor ve o yazıları erkek veya kadın ses tonu ile izleyenler için seslendiriyor. Üstüne de yazının içinden anahtar kelimeleri seçiyor ve yazı ile uyumlu olabileceğini düşündüğü video veya fotoğraf seçiyor.

Sistem ingilizce odaklı olduğu için çeviriler biraz farklı. Ben bu sefer Chat GPT’ya komut vermek yerine Türkçe cümlelerimle kendim Script alanına kişisel markalaşma süreci ile ilgili cümleler yazdım. O da yazılarımı 3 sn de bu video haline getirdi. Seslendirme yerine de bana sunduğu müziklerden birini seçtim. Fotoğraf yerine her bir kare için 1-2 saniyelik video gifler düzenlemesini istedim. Çok zevkli.

Dün bir eğitimimde de bundan bahsettim. Çok yaygınlaşacağına eminim. Yurtdışı için affiliate programı bile başlatmışlar.

Kişisel markalaşma, dijitale doğru ilerliyor derken yapay zeka ile iç içe doğru bir ilişkinin hız kazandığı şu aylarda endişe etmemiz gereken bir konu da markanızın [mesajındaki orijinalliği kaybetme riski] olduğunu söyleyebilirim.

AI algoritmaları ile kişiselleştirilmenin hedef kitlede zirve yapacağı bir gerçek ancak insan benzeri görünen ve insan sesinden, tonundan benzersiz yaratılan içerikler üretebilse de aslında işin özünde yoksunluk hakim.

Videoların insanlar tarafından gidip yerinde çekilmediği, bunun anlaşılmasının epey zor olduğu bir döneme girdiğimizi unutmamak gerek! Bir pizza sunum videosu var akıllara zarar deyip biraz sizi acıktırayım. İnanın bir iş birliğim yok 🙂 #Yapayzeka ve #kişiselmarka ‘nın ilişkilendirilmesi hakkında bir süredir araştırıyorum. Notlarımı Linkedin’de ve burada paylaşacağım.

Video’yu Linkedin den izleyebilir Kişiselmarkaveyapayzeka adlı etiketten diğer yayınlara ulaşabilirsiniz.

Merhaba Ben Bahar5er,
🙋‍♀️ Eski Turizmci, Uzun yıllar kurumsal marka iletişim uzmanı, şimdilerde kişisel marka mentorum.
Bu hayatta bir PAY’ım var. Paylaşırım, Anlatırım, Yazarım.
Bu PAY’ı sizin için tasarlıyorum. Profil kapak fotoğrafımdan size özel 3 aşamalı başlığa ulaşabilirsiniz.
💻 Linkedin de genel hatlarıyla marka-pazarlama-kurumsal iletişim ile ilgili içerik üretiyorum. Eğitimlerim ve kişisel marka ekosistemine ait bilgiler, #baharınkitaplığı ile iş dünyası ile ilgili okuduğum kitaplardan aldığım notları paylaşıyorum.

💬 Okuduğunuz bu içerik ilgi alanınız içindeyse;
içeriği beğenebilir, paylaşarak etkileşim halinde bulunabilirsiniz.
Beni takip edebilir, profilimdeki zile tıklayarak akışınıza yeni içeriklerimin gelmesini sağlayabilirsiniz.
Birlikte çalışabileceğimiz projede konuşmacı, mentor, eğitmen, Linkedin Influencer vb alanlarda buluşmak üzere.

Geleneksel Eğitimden Online Eğitime Dönüşüm

Eğitim hayatı, anne rahminden çıktığımız an başlayan ve yaşam boyu bitmeyen bir döngü. Ağlamak, ilk bilinçsiz öğrendiğimiz ses çıkarma biçimi. Günlerce, aylarca sadece etrafındaki konuşmaları dinleyerek kelime öğrenmeye çaba gösteren bir bebek düşünün: O sizsiniz.

Konuşmaya ilk başladığınız zamanları sorduğunuzda aynı coşku ve gülüşlerle anlatılır o anılar. O bebeğin, yani sizin çocukluk evrenizi düşünün şimdi; Anne bu ne? Baba bu ne? Abla bunu bir daha anlatır mısın?. Tekrar, tekrar, tekrar…

Doğduğumuzda bilmediğimiz bir dili dinleyerek ve tekrarlayarak öğrendik, ne ilginç değil mi? Şimdilerde yeni bir dil öğrenmeye bu kadar çok alternatif varken ve zorlanırken, bizler elimizde kitap, kalem, defter olmadan sadece duyarak öğrendik.

Daha fazlasını almamız gerektiğinde, toplumun koyduğu kurallara göre hareket etti aile büyüklerimiz. Adına “Okul” dedikleri eğitim yuvalarında devam ettik öğrenmeye. Kendimize ait çevremiz oldu. Konuşacağımız, tartışacağımız, sır tutacağımız yerlerde koca anlar, kalabalıklar oluşturduk.

Okulların belli yaşlarda, belli seviyelerde, bizi farklı kulvarlarda eğiteceğini öğrendik. Öğrenme biçimimizi; Aile, Arkadaşlar, Çevre, Okul, Etüd merkezleri gibi çeşitlendirdik. Hatta farklı öğrenme biçimlerimiz olduğunu farkettik. Dinleyerek kendi dilini öğrenen her çocuğun farklı öğrenme biçimleri ile hayatına devam ettiğini gördük. İşitsel, görsel, dokunsal derken şimdilerde “internet” girdi hayatımıza. Elimizin altına koca bir kaynak verdiler. En geniş öğrenim alanına, en kolay ve mesafesiz öğretim alanı da eklendi artık.

Teknolojinin hayata katkısı günden güne artarken, mesafeleri kısaltarak zaman planlamasını dilediğimizce yapma lüksümüz ve buna bağlı olarak kendimizi yenilememiz ve geliştirmemizin gerekliliği de artmaya başladı.

Bu noktada Online Eğitim Sistemi, çağın en önemli ihtiyacı olan öğrenim ve gelişim için büyük bir önem taşıyacak ve hızla yaygınlaşacaktır.

Büyüme sürecini, teknoloji ile paralel götüren şimdiki nesille bir arada olunca, algı ve kavrayışlarının, uygulamalar ve trend takibinin bizlerden daha iyi olduğunu inkar edemeyiz. Tebeşirli tahtadan, akıllı tahtaya geçişi çocuklarla konuşurken, 80’lik ninelerin bizden daha fazla internet kullanması, bu alanda yaş sınırını da ortadan kaldırdığının göstergesi. Bu durumda, Öğrenmenim yaşı yoktur diyenlere hak vermemek mümkün mü?

Online Eğitim Kimlere Uygun?

Yıllar önce karşılaştığım bir nineden bahsetmek isterim sizlere:

Mersin Tarsus’da, ılık bir bahar ayında arnavut kaldırımlı bir köyde dolaşırken, eski konakların restore edildiği bir yolda bağdaşkurup oturmuş, şalvarlı yaşlı teyzeler ile karşılaştım. Ellerinde torunlarından aldıklarını söyledikleri tabletler vardı. Torunlarıyanında bir şey gösteriyor ve onlar da dinliyordu.

– Merak ettim, ne yapıyorsunuz? diye sordum.

Teyzeler okuma yazma kursuna başlamışlar, öğretmenleri de başka kaynaklardan faydalanmalarının öğrenmelerini hızlandırabileceğini söylemiş. İçlerinden biri evde bu durumu konuşurken torunu tabletini çıkarmış, internette her şeyin olduğunu bildiğini, ek kaynak bulabileceğini, hatta eğitim videoları bulup onlara izletebileceklerini söylemiş. 

– Sonuçta alfabe 29 harf nine, her yerden öğreniyorsun, demişti torunu.

Dersleri olmadığı zamanlarda böyle toplanıp torununun internetten bulduğu okuma- yazma ile ilgili eğitim videolarını seyrediyorlarmış.

Bu devirde okuma yazma bilmeyen de var… diye düşünürken, teyzelerden biri -torunum ile daha iyi iletişim kurabilmek için bu kursa gidiyorum, yoksa ne işim var? dedi. Şimdiye kadar hiç öğrenmeyi düşünmemiş taa ki torunu olana kadar.

Bir diğeri – kimseye okutmadan… ölmeden kendi gazetemi okumak istiyorum, dedi.

Çocukluğumda internet yoktu. Annemlerin zamanında da elektrik yokmuş. Okul ödevlerini mum ışığında yaptıklarını anlatırdı teyzem, artık onların bile dokunmatik telefonları var. Hızla yayılan bir salgın sanki bu akıllı cep telefonları. Bir tuşla dünyanın diğer ucundaki oğlu ile görüntülü konuşabildiği için çok sevinçli, -ucundan yakaladık dünyayı deyip, yine de uzaklıktan şikayetçi.

Şimdiki çocuklarımız ise inanılmaz bir bilgi havuzunun içinde büyüyorlar. Verilen bir ödev için; araştırmasak da olur, nasıl olsa internette vardır, okula gitmeden bir çıktı alıp hocaya götürürüm, diyen bir nesille birlikteyiz. Onlar klavyeye dokunmanın, kalem tutup- yazmaktan daha kolay olduğunu söyleyen öğrenciler. En korkutucu olanı artık bilmemek değil, maalesef öğrenmekten kaçmak.Evet, internet bilgi almak adına uçsuz bucaksız bir kaynak ama bilgi kirliliği de bu alandaki virüslerden biri. Bu nedenle; internette ulaştığımız her bilgiye inanmaktan ziyade, araştırmak gerekiyor. Yanlıştan doğruyu, kötüden iyiyi, çirkinden güzeli gibi yarattığımız kavramları değerlendirerek, bize en yarar sağlayacak bilgiyi bulup çıkarmamız gerekir.

Bundan 20-25 sene önce, nereye varacağını bilemediğimiz sıra dışı bir sözcüktü İNTERNET. Bilim kurgu filmlerini saymazsak, gelecek bilimi diye bilim bile yok. Peki o zaman bu yazılımcılar nasıl kurguladı bu olmayan bilgileri? nasıl getirdiler oturduğumuz yere kadar? En uzak noktaya ulaşılabilir kıldılar bizi.

Her şeyin başı eğitim. Eğitim ile büyüyor ve gelişiyoruz. Dünyada ulaşabileceğimiz her konu hakkında eğitim ve öğrenim, yazımın baş taraflarında belirttiğim gibi online eğitim ile zaman ve mekandan bağımsız, esnek, kişiselleştirilmiş şekilleri ile elimizin altında.

Bu eğitim şekli geleneksel öğrenime göre, kişiler arasında elbette etkileşim eksikliği yaratmış olacaktır. Fakat bireysel öğrenme isteği, sorumluluk anlayışı içerisinde, farkındalık sağlayacak türden gelişim ve sürekliliği ile zaman içerisinde toplumlara ivme kazandıracak en geçerli sistem olacağına inanıyorum.

Bedenimiz için yemek yemek, su içmek gibi, online eğitim de kendi zihnimiz ve ruhumuz, kişisel gelişimimiz için en çok fayda sağlayabilinecek bir zaruriyet bizler için. Okula gitmeyen, eğitim almayan hiç kimse, eğitim ve teknolojinin ulaşmadığı hiçbir köşe kalmamalı, diye haykıran bir çağdayız.

Belki de çok sonraki nesiller bizi araştırdıklarında, eğitim için okul sıralarında geçen çocukluğumuz hakkında, oturdukları yerden bilgiler alıp,nasıl bir eğitim süreci yaşadığımızı anlamaya çalışacaklar. Yaşam bir döngü, eğer teknoloji ve eğitim güzel değerlendirilebilirse bu döngünün en güzel yerinden yarınlara, uzaklara ışık olacaktır.

Ben Bahar… 2005 model, Kendi dünyamın beyaz ekranından yazıyorum size. Internet olduğu sürece her yerden yazmaya ve paylaşmaya, online öğrenmeye, devam edeceğim.