Kategori arşivi: Kitap
TİBET’İN GENÇLİK PINARI
REFERANS PAZARLAMASI
HBR-STRATEJİK PAZARLAMA
PAZARLAMA 4.0
YENİ NESİL PAZARLAMA UZMANINDAN SIRLAR
LİDERLİK,AKIŞ VE ANLAM YARATMA
Baharın kitaplığından merhaba bu bölüm soyadı zor söylenen ama o çok ünlü akış teorisi ile gönlümüzü çalan bir yazar ve kitabından notlarımı paylaştım. Çiksenmihayli ‘nin liderlik akış ve anlam yaratma adlı kitabından notlarım şöyle…. Ben bu yazarla Ercan Altuğ Yılmaz’ın oyunlaştırma kavramını anlattığı seminerlerinde ve kitapları içinde tanışmıştım. İnsan mutluluğu üzerine tespitleri ve iş yapma motivasyonunun ardındaki akışı bilimsel metodlarla açıklıyor.
Akış bir denge formülü. Akışta kalma idraki, iyi iş çıkarmak isteyen kurumun liderlerine de ayrı bir misyon yüklüyor. Akış birlikte çalıştığı bireylerinin kendi kimliklerini kaybettirmeden ekibe ve kuruma entegrasyonlarını sağlamak, akışta kalmalarına vesile olmaktır. Kitap akış kavramını 3 e ayrılmış akış ve mutluluk akış ve kurumlar akış ve benlik.
Bir iş yerinin sorumluluğunu taşıyan herkes kendine şu soruyu sormalıdır. İnsanlığın iyiliğine katkım nedir? Günümüzde iş dünyasının liderleri , tek endişeleri kar elde etmek olduğunda yapıcı bir düzen kurmaya başlayamıyorlar. Ayrıca hayata anlam katan, insanlara ve kendi geleceklerine ve çocuklarının geleceklerine dair umut veren bir vizyonları olması gerekiyor.
Kalıcı bir işletme kurmak için insanın yaptığı işin değerine inanması gerekir. Para güvence ve konfor mutlu olmamız için gerekli ama yeterli değildir.
Filozoflar mutluluğun en büyük varoluş amacı olduğunu söylerler. Müşteriler mutlu olmalarını sağlayacağına inandıkları ürün ve hizmetlere para vermeye isteklidir. –
Mutluluk bizi bulmaz mutluluk bir eylem halidir. Mutluluk deneyimi haz duymaktır ancak bu haz her zaman keyifli değildir. Örneğin bir kaya tırmanıcısı donmak üzere olabilir ve bitkin halde en sevdiği işi yaparken dibi görünmeyen bir yarığın içine düşme tehlikesi geçirebilir. Ancak bu durum akışta kalmak ile baş edilebilir.
Yazar buna akış adını vermiş. Diyor ki kişinin en çok haz duydukları anı tarif ederken kendileri dışında bir güçle sürüklenme, bir enerji akımı ile caba göstermeksizin kendiliğinden hareket etme halidir.
Akışta olma hissini şudur. Bir işin yapılabilir olduğunu inanırsak kendimizi tamamen vermemiz daha kolay olur eğer iş kapasitemizi aşar görünürse buna tepkimiz kaygı duymak olacaktır. Eğer iş çok kolay olursa sıkılırız. Zorluklar ve beceriler yüksek ve birbirine eşit olduğunda akış gerçekleşir. İyi bir akış faaliyeti farklı karmaşık düzeylerde zorlu hedefler sunar
Önemli olan içinde bulunduğumuz andır. Bir iş akış üretiyorsa sırf bu yüzden yapmaya değerdir.
Mutluluk gün içinde nasıl deneyimlenir? İnsanlar kendi kişisel ortalama zorluk ve beceri düzeylerinin üzerinde olduklarını anladıklarında akış halini yaşarlar bunun tam zıddı kayıtsızlık yani üzgün olma depresif haldir. Burada hem görevlerin hem de becerilerin düzeyi düşüktür. Akış halinde zaten bunların en yüksek halini yaşıyoruz. Zorluklar ve becerilerin diğer kombinasyonları yani endişe kaygı canlılık duyguları baş gösterdiğinde görevlerin zorlayıcılığı becerilerin üzerinde yer almış olur. Ya da kontrol ,rahatlama, sıkıntı hali baş gösterdiğinde bu seferde de becerilerin düzeyi görev zorlayıcılığının üzerinde yer alır. Akışta kalmanın ruh hali ne çok negatif ne çok pozitif .. o iki arada dengede kalma halidir.
Bunu faaliyetler üzerinde değerlendirirsek yalnızlık en dipte olduğumuz kayıtsızlık halimiz, en sevilen hobi ,çalışma , aşk hayatı ise akışta olduğumuz üst seviyeyi temsil eder. Eğer biz ailevi veya iş sorunları , ,iş stres,, ani tehditler veya yeni görevler üzerinden öğrenme gerçekleştiriyorsak burada zorluklar becerilerimizin üstünde yer almış olur. Bununla birlikte rahat bir çalışma ortamı, ev işleri, yeme yeme kitap okuma sohbet veya araç sürme gibi beceri yoğun alanlarda kendimizi ifade ediyorsak bu seferde becerilerimiz yüksek zorluk oranları alt seviyeye gerilemiş olmaktadır. Bunların hepsi bir faaliyetin deneyim ile ilişkisini bize açıklar. İstenilen şey denge de kalmak ve akış halini yaşamaktır.
Sona yaklaşırken
Kendini bilme üzerine düşünebileceğiniz birkaç soru veriyor bize kitap.
Benim için önemli olan şeyler nedir?
En çok hayranlık duyduğum insanlar kimler? Nasıl bir insan olmayı kesinlikle istemem? Hiçbir koşul altında taviz vermeyeceğim değerler nelerdir?
… kendini bilmek aslında kişinin benliğinde mevcut olanı keşfetmekten çok kim olmak istediğini yaratmaktır. Anlam insanın akış halindeki mutluluğudur.
Baharın kitaplığı bu bölüm sona erdi, bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın.
KİŞİSEL LİDERLİK VE 1 DK. YÖNETİCİSİ
Bütün sihri açıklıyorum!
Sihre inanır mısınız? 1 dakikada nasıl yönetici olurdun ? sorusunun cevabını veriyorum. Bu bölüm bir çırpıda okuyup bitirmiş olduğum bir kitaba denk geldim. Ve liste sıralamasını değiştirip buna yer vermek istedim. Baharın kitaplığından merhaba, 70. Bölümde yer alan kitabın adı kişisel liderlik ve bir dakika yöneticisi yazarı ken blanchard’in diğer 3 kitabınına da yer vermiştim. Gung ho. 9. Bölüm, Fanatik müşteriler 11. Bölüm, pozitif ilişkilerin gücü 13. Bölümde yer alıyor. Bu son kitap ile de liderliğin öğrenilebilir ve öğretilebilir bir düşünce yapısı ve beceri işi olduğunu söyleyebiliriz.
Kitap aynı bu cümle ile başlıyor. Sihre inanır mısınız? Liderliği bir hikaye formatı üzerinden anlatan yazar bu sefer biraz sihirbaz metodlarına da başvurmuş. Çok eğlenceli!.
Sihirbaz cayla Diyor ki kişisel liderlik ile ilgili 3 numaram var ve bunları sana hazır olduğunda göstereceğim.
Bankanın Reklam ajans sunumu ile istediği müşteriyi belki de kılpayı kaçıracak ve işinden kovulmuş olacak perperişan halde kafenin sandalyesinde oturan steve ise iyi de hazır olduğumu nereden bileceğim diye sorar? .
Altını çizdiğim cümleler ile ilerlelim. Kendi başarılarının sorumluluğunu aldığın gün kişisel liderlik için hazırsın demektir.
Bunun ne büyük bir fırsat olduğunu anlamaya çalış ve istediklerine sahip olabilmek için ipleri eline almalısın. Yetkilendirilmiş çalışan ancak kendi kişisel liderliğini yapabildiğinde yetkiye sahip olabiliyor.
Yetkilendirilmek sana sunulmuş bir şeydir kişisel liderlik ona işlerlik kazandırmaktır.
İnsanlar başkalarının aklından geçenleri okuyamazlar işte bu nedenle senin ne düşündüğünün bilmelerini beklemek haksızlık olur.
Bu kısımda bir ödev var. bekil dinleyicilerim yapmak ister. Diyor ki bir işyeri motivasyon faktörlerini 1 den 10’a yani en önemliden en az önemliye doğru sıralayın.. hatta bunu var sa bir ekibiniz tüm arkadaşlarınızdan yapmalarını isteyin. Ya bir mail gönderin ya da ofisteyseniz masalarına bir çıktı bırakın. Motivasyon faktörleri şöyle hizalanmış. İlginç iş, yapılan işin tam taktiri, işin parçası olma duygusu, iş güvencesi, iyi maaş, kuruluş içinde terfi ve gelişim, iyi çalışma şartları, çalışanlara kişisel sadakat,kişisel problemlere anlayışlı ve içten yardım,nazik disiplin… 1 den 10 a kadar sıralarayabilirsiniz.
Fil algısı nedir bunu duymuşmuydun? Varsayılan sınırlama, deneyimi kısıtlayan bir inançtır. Şöyle bir hikayesi var sayfa 36.
Kişisel liderliğin 1. Sihri varsayılan sınırlamaları aşmaktır.
Şimdi gelelim güç noktalarımızı kullanmaya… güç denildiğinde hele ki iş dünyasında aklımıza şunlar gelir diyro kitap suistimal ,yozlaşma, baskı kontrol,otorite, yönlendirme, para, hakimiyet, mevki… peki gücün daha olumlu bir anlamı varsa ve biz bunu görmeyi kaçırmışsak…
Bunun için de bir harley davidson hikayesi sunmuş bize sayfalar dolusu. Bundan önce şunu sormuş cayla ,bizim kitaptaki karakter steve ‘e “ gücü elinde tutan ,güçlü konumda olan fakat hiç te saygı duymadığın biri oldu mu? Uff bizim steve’in aklına kimler geldi kimler iş dünyasından çıktı tüm evrene yayıldı. …ama bir şeyi unutmuştu. Kendi gücünüzün farkında olmamak en büyük varsayılan sınırlamadır. 5 güç noktamız varmış ve bu her insan için farklı seviyelerdeymiş. Her insan bu güç noktalarını kendi kişisel liderlik becerilerine göre yetkilendirdiği gücü haline getirirmiş. Burada bir motor tamirhanesinde çalışan kişilere göre özellikler anlatılarak örnekler verilmiş. Bilgi gücü. İşi net bir şekilde nasıl yapılacağını bilen. Buna ek olarak ellerinde kişisel güçleri de vardır .kişisel gücün varsa insanları güvende hissettirmeyi başarırsın. Güven çok önemlidir. Üçüncüsü ilişki gücüdür.
Buna şimdinin diliyle networking diyebiliriz. Birini biriyle tanıştırma veya işi ehline vermeyi kabullenme olarak örneklendirilmiş. 4 .sü görev gücü . bulunduğun yerde sorumluluğun ne durumda.. sadece senin yapabileceğin ve eğer sen yoksan yarım kalacak bir iş ise görev gücü sende demektir. Bunun farkına var. en alt kademede çalışan ve kendini yönetimden soyutlanmış hissedebilirsin ancak bir muhasebeciysen, işcilerin haftalık yevmiyelerini sen dağıtıyorsan, müşteriler ile muhatap olup fatura kesiyorsan ee çok ta soyutlanmış bir kişi değilsin. Aksine sen olmasan yerin boşalacaktı. Bir süre açık olan pozisyon doldurulacaktı. Yani yönetici o görevi üzerine devr almayı düşünmeyecekti. Ve en son güç mevki gücü ancak burada şöyle bir püf nokta var diyor kitap. Siz de öğrenin. En iyi liderlik mevki gücünün olduğu ama kullanman gerekmediği durumdadır.
O zaman ikinci sihirli numarayı öğrendik güç noktalarımızı harekete geçirmek.
3. sü ise hedefe doğru birlikte koşmak. Bunun için proaktif olmak ve başkaları ile işbirliğinde bulunmaktan geçer diyor. Bunu aktaran bir durumsal liderlik tablosundan yola bir model örneği vermiş bu modele göre gelişim düzeyinizi belirleyerek hedefe varmanızı sağlayacak uygun direktif ve destek ekde etmek sihirli bir şeydir diyor. 4 adet durumsal liderlik pozisyonu varmış ve bunlara göre direktif verme veya destekleme davranışımızı yüksek veya düşük oranlarda tutabilirmişiz.
Direktif verme, koçluk ekme,destekleme,delege etme…
Unutmayın! bir hedefi olmayan kişi, hedefi olan başka bir kişi tarafından kullanılıyor. demektir. Bir İtalyan atasözüymüş işler kolay gelmeye başlamadan önce zor gelir.
Modlei okurken ve örnekleri incelerken modeli ben de kendime uyarladım. Bende desteklenmeyi bekleyip bunu bulamayınca de hayal kırıklığın uğramış bir öğrenci gibi olabiliyorum neyse ki bir koçum var ben. Ve bengü aslan bana liderlik yolum da bana çok iyi liderlik ediyor. O farkındalığı alarak kendimdeki güç noktalarını fark edebiliyorum bu çok yararlı.
Kitap vazgeçmek yada devam etmek hep sana bağlı olacaktır diye bir söz var. hedef ve amacına giden yolda hayal kırıklığına uğramış öğrenci aşamasındayken ve amacın için gereken yeterlilik ve bağlılığın yoksa etraflıca düşünüp harcanacak emek ve zamana değmeyeceğine karar veriyorsan başarısız değildindir. Dedi. Sorumluluk alan bir kişisel lidersindir.
Şimdi geldik başarılı olmak için ihtiyacın olan en güçlü kelimeyi bulmaya. Sadece iki kelime: ihtiyacım var. Bir kişisel lider olarak, ihtiyacın olan yönlendirme ve desteği elde etmek senin sorumluluğundadır. İhtiyacım var cümleciğini kullandığında güçlü bir konumdan başlarsın. Başarı için neler gerektiğini hesaplamış ve bir kişinin yardımına ihtiyaç duyuyorsun demektir ister inan ister inanma insanlar kendilerine ihtiyaç duyulmasından memnun olurlar ve yardım olabileceklerini bilmek hoşlarına gider.
Notların sonuna gelirken steve ajans başkanı rhonda ile toplantısını yapar. Rhonda şöyle der bir sunumun başarısız olmasının nedeni kendini en rahat hissettiğin konuya odaklayıp işin özünü kaçırmış olmandır. Sen stratejini kampanyanın bütçesi ve zamanına göre planlamıştın ancak en başta stratejik yaklaşımı ardından yaratıcı düşünceler ve en sona bütçe ve zaman planını getirebilirdin. Sen bildiğin yoldan ilerlemişsin bu da seni yanlış yere götürmüş. Stratejiyi banka sana vermeyecekti. Çünkü o banka ile ilk kez çalışıyorduk ve banka da yaratıcı bir ajans ile ilk kez çalışıyordu yani onların bir bildiği özet yoktu. Herşey senin elindeydi. Neyse ki sonuçta kavradın. Sana teklif edilen yeni görevin gerektirdiği her amaç ve hedefte kendine güvenen başarılı bir düzeyde olmayabilirsin. Ancak kişisel liderliğini ele almak senin elinde. Varsayılan sınırlamaları aşmak, güç noktalarını harekete geçirmek ve başarılı olabilmek için proaktif davranmak. Şimdi bunların hepsini toparlasak 1 dakikada nasıl yönetici olurdun, cevabı veriyorum. Kişisel liderliğin büyüsü başkalarına öğretmektir.
Baharın kitaplığında bu bölüm sona erdi, bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın
VE MAYMUN İLYADA’YI YAZDI
Baharın kitaplığından merhaba …. Unutma bütün evren seni dinliyor.
Kitabın başlangıç değil bitiş cümlesi. Yazar Harun Taşcı kitabını bu sözlerle bitiriyor, kitap her ne kadar kendi hayat yolculuğunu anlatmış olsa da aslında bize 8 bölüm ile ilham veriyor. Kitapların teşekkür ve önsöz bölümlerini de kitabın içeriği kadar dikkatle okur musunuz? O kadar güzel bir teşekkürler bölümü olmuş ki, burada bile altını çizebileceğim bir satıra rastladım ömrünüz hayallerinizden uzun olsun demiş. Annesinin sözüymüş. Evde bizimkilere söyledim çok beğendik.
Altını çizdiğim notları paylaştığım bu yayınlar benden size dijital bir hatıra. Dinleyicilere okumak istedikleri kitaplar hakkında ufacık bilgiler veriyor ya da okudukları kitaplara benim altını çizerek fark ettiğim notları size hatırlatıyor.
Kendine ve hayallerine inanmaya hoş geldin diyor kitap. Ve sonra yine notlarım şöyle devam ediyor.
Başarı ve kariyer insandan insana hayalden hayale hedeften hedefe göre değişir.
Gerçekten istediğin nedir sorusu ile kitap 8 madde ile beni içine çekmeye başardı. Harun bey ile yollarımız yıllar önce daha pandemi öncesi aralık 2019 da bir mentorluk programı ile başladı. Yeni yıl vizyon ve hedef çalışması yaptık. Hatta bir ara bocaladım sonra aahh ben burada mı kalmışım dedim yerden devam… sonra baktım ki ben ne zaman o defterde kendime ait hedeflerin ne olacağını ne olmayacağını yazıyorum aynısı gerçekleşmeye başlıyor. Bi ara duruyorum. Yazmaktan vazgeçinde hedefte yerinde sayıyor, yazıyorum. Sanki birisi parmağını şıklatıyor da istediğim dileğimi yanımda görüyorum. Ama bu nasıl oluyor hiçbir fikrim yok…. Aradan böyle yıllar geçti . adına ne derseniz şans, tesadüf, tevafuk… bir yazarın sözlerini kitaplaştırması benim okumam ve sizin dinlemeniz. Kitaba göre hepsinin birer bağlantısı var ve bunu da kitabın içinde bilimsel bir yolla anlatıyor. Hatta kitaptan sonra sonsuz maymum teoremini ben de araştırdım. Hem de kitabın adı neden “ ve maymum ilyadayı yazdı “ diye de sorup durdum kendime… bana Harun beyden hediyedir. Bu kitap. Minnettarım.
Her bölümden minik minik notlarımı sizlerle paylaşırken şunu da söylemeliyim. Okurken baba oğul bölümlerinde şıpır şıpır ağladım. Çok duygusal yani olağanüstü acıklı bir dram yok ortada ancak bu yazıların bir araya gelip toplanması, yıllarca beklemesi beni çok etkiledi. Benim de kardeşim yurtdışında. İlk yurtdışına çıktığında ben de maillerini saklamışım. Kitabı okuyup bitirdiğimde onları silmediğimi fark ettim çok matrak şeyler varmış… bu kitap bana kendi anılarıma da yolculuk yaptırdı. Ve bence bu maddelerin 1.si olan tutku bu kitabın özü.
Şöyle diyor yazar tutku için, o duyguyu kaybedersen seni tetikleyecek başka bir duygu bulman neredeyse imkansızdır.
2. madde itici güç. İlk karşılaşacağımız engel. Ve bunu aşmak için itici bir güç bulmak gerekiyor. Kendini her türlü düşünce ve söze alıştırmalısın.
3. madde cesaret. Hepimiz belli ölçülerde bir cesareti yüreğimizde taşırız.
4. madde kararlılık: hepimiz olduğumuz şekilde mükemmeliz çünkü olmamız gereken şekil tam da bu. Bu yüzden korkmadan vermelisin o kararı. Tıpkı bir bulut gibi, tıpkı bir dalga gibi. Hatasız sadece kararlı…
5. madde çalışma. İş hayatı herkese kendi başarı hikayesini yazdırır. Etrafa ve onların neye değer verdiklerine değil kendi hedefine odaklanmalI ve çok çalışmalısın.
6. farklılık. Bizi seçilir yapan farkımızdır.
7. şans sen bir şeyi yapmak istediğinde bütün evren işbirliği yapıp yardımcı olur. Mesele bize sunulan şansın ne kadarını nasıl ve nerede kullanacağımızdır.
8. odaklanma. Bir şeye odaklanmak büyülü bir güçtür.
…
Kitap bu maddeler üzerinden ilerlerken aynı zamanda yazarın hayatına da yolculuk yaptırıyor ve her bir maddedin hikayesi olduğunun farkına varıyorsunuz. Anne oğul- baba oğul msn chatleşmeleri bambaşka bir boyut ancak orada okuyucular varsa bilirler sayfa 57 deki kararlılık beni benden aldı. Dinleyin şöyle diyor; benim için en iyi çözüm ailemin beni gelip kanada da görmesiydi bu yüzden annemi, 2,5 yıl kız kardeşimi 3 yıl babamı ise 5 yıl sonra ancak beni ziyaret etmeye geldiklerinde görebildim. Sayfa 63. Şu baba oğul tavla oynama konusuna tebessüm ettim. Öyle ki yazışmaların çoğunu sanki annem de bana söyliyor paranı çarçur etme, cüzdanında para bulundur derken kendimi bulmuş gibiydim. Halen yurtdışındaki kardeşim için aynısını dile getirir.
Şurada özel bir not var burayı yaldızlı kalemle çizmişim. Her kelimenin bir varoluş nedeni vardır, kendi varoluş kelimen de içinde bir yerlerde saklanıyor senin onu açığa çıkarmanı bekliyor.. Sevdim bu sözü sizde sevin.
Sayfa 79 da bir arabadan bahsediliyor çok merak ediyorum bu arabanın bir fotosu var mı, keşke kitaba konulmuş olsaydı.
Kitap bir hayat hikayesi olsa da bize girişimcilik ile ilgili çok değerli notlar sunuyor. Hele yeni kurulan bir işte ekip yönetmenin anne –babalık gibi bir şey olduğunu aklından çıkarma diye başlayan paragrafı. A plus akademi de bizim ekibe gönderdim. Göksel hn. Yine duygusallaştı ve şıpır şıpır gözyaşı döktüğüne eminim.
Size de okuyacağım. sayfa 82.
Kitaptan öğrendiğim çift düşün adlı bir kavramda oldu. Aynı anda iki zıt inanışı özümseyerek ikisinin de içinde kendi doğruları olduğunu görebilmek mümkünmüş.
Teknemizin adının Van olmasının sebebi diye cümleye giriş yaparken ben de van’ın nereden geldiğini öğrendim artık bir yerde Van kelimesi görsem bu aklıma gelebilir.
Yeni bir hayatın kapıları önünüzde tek tek açılmaya başladığında çok da direnmeden o kapılardan geçmeniz gerekiyor.
Bir şeyi gerçekten kalbimizin ve ruhumuzun derinliklerinden gelerek istediğimizde ve özveriyle çalıştığımızda isteme eylemini taşımamız olasıdır.
Yazar kitabı bitirirken de bize 3 kelime vermiş size bir sır vereyim mi. Söylüyorum: iste, odaklan ve gerçekleştir. Bir de eklemiş evren seni dinliyor…
Baharın kitaplığı bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşcakalın.
HBR-YENİ YÖNETİCİ
Baharın kitaplığından merhaba her üç kitap sonrası bir adet Harvard business serisinden notlarımı araya koyuyorum. Bu bölüm yer verdiğim kitabın adı yeni yönetici. Kitap patronluktan yöneticiliğe ve liderliğe geçiş arası noktaları tespit ediyor.
Patron olmak adlı ilk bölümde altını çizdiğim cümleler..
Yeni yöneticinin çoğu bireysel çalışma ile yönetmek arasında kalın çizginin farkında değildir. Yeni yöneticilerin ilk keşfi, görevlerinin beklentilerden bile daha talepkar olmasıdır. Yeni yöneticinin önceki görevindeki başarısı kişisel uzmanlık ve eylemlerine bağlı iken şimdi yeni yönetici koltuğunda bir bütün için plan hazırlamak ve onu uygulamaktan sorumludur ve bu mevcut yetenekleri ile yeni pozisyonun gerekleri arasında bir uçurumdur. Yönetmeyi öğrenmek yaparak öğrenme sürecidir. Çoğunlukla ilk başlarda deneme yanılma ile öğrenilen bir zanaattır. Öğrenme azar azar gelişir ve gerçekleşir. Süreç ilerledikçe önceki kariyerinde kendisine yararlı olmuş zihniyeti unutur ve yeni profesyonel bir kimlik ortaya çıkar.
Size miras kalan bir ekibe lider etmek başlıklı makale boyunca yazar çok önemli bir noktaya değinmiş. Altını çizmişim. Şöyle diyor .yeni yönetici üstlendiği bu yeni görevde pek çok kişinin yaşadığı bir zorlukla karşı karşıyadır. Çünkü ekibindeki kişileri seçme yetkisi yoktur. Kendisinden önceki yöneticinin ekibini devralmıştır ve bu ekip belki de o yeni kişinin işe alınma sebebini yaratan kişilerden oluşuyordur. ! vaww çok kışkırtıcı!. Bu şekilde atanan yeni yönetici başlangıçta ekiplerini pek tanımazlar ve şirketi dönüştürmek için yeni kişileri hemen işe almazlar bunun için dikkatli davranmak gerekir.
Çoğu yönetici bir iş mükakatında şunları arar. Hatta bununla ilgili 100tam puan üzerinden değerlendirme yapınız diye ayrılan bir bölüm var. diyor ki yetkinlik, güvenilirlik, enerji düzeyi, insan ilişkileri , odaklanma, muhakame.. bu kalite başlıklarının önemi sizce kap puan ? sonuçta 100 üzerinden kaç puan verirsiniz. Örnek de vermiş bu kalite adımlarına göre bir pazarlamacı için enerji düzeyi ve insan ilişkileri önemli olurken finanstan sorumlu biri ile bür görüşme yapıldığında yetkinlik başlığına daha çok önem verilebilir ve ön görülen puanı öne çıkarılır. Diğerleri daha alt kademede yer alabilir.
Ekibler arasında ortak vizyona bağlılık olmalıdır.
Neyi başarmak istiyoruz?, bunu niçin yapmalıyız, bunu nasıl yapacağız, bunu ekipte kimler yapacak soruları üzerinden cevapların yeniden belirlenmesi gerekir.
Bir kuruluş çalışanlarını yönetim pozisyonuna teknik yetkinliklerine dayalı terfi ettirir ancak sıklıkla, bu yeni yönetici rolünün değiştiğini anlamaz görevi artık kişisel başarıları değil başkalarının başarmasını mümkün kılmaktır.
Yeni yöneticinin önemli rolleri,görev devretmek,yukarıdan destek almak, güven yansıtmak, büyük resme odaklanmak,yapıcı geribildirim vermek
Yüksek yoğunluklu bir iş yerinin yönetiminde 3 farklı çalışan tipi vardır. Bu insanlar 3 farklı stratejiden birini seçerek çalışır. Kabulleniciler, motivasyonu tamamı ile işe adanmak ancak riski çok çalışmaktan bunalmak ve başkalarına bildikleri uzmanlık alanlarında mentorluk yapamamak, diğeri ideal çalışan. İş ve özel hayat dengesini korumaya çalışan kitledir. Motivasyonu hayatı kariyer ile bir arada sürdürmek ancak işyerinde çok çalışıyor görünen kimselere ve işe kendini adamış bireylere dert olur . sonuncusu ise gerçek yüzünün gösteren kişilerdir. İlişklerde açık ve net olmayı isterler, sosyal bir hayatın içinde olmayı seçtikleri anda iş dünyasının kapanması gerektğini bunun kendi ruhu için önemli olduğunu vurgularlar ancak kariyere zarar verebilir çoğunlukla iş dünyasında ters etki taşır.
Kitabın bu bölümü bu üç strateji hakkında motivasyon , riskler ve bunlarla birlikte değiştirebileceğimiz noktalara da değiniyor.
Benim en çok etkilendiğim bölüm amirinizi yönetmek adlı makale. Bu makale ilk 1979 yılında yazılmış ve kabul edilemez bir fikirdi diye anımsadığını yazar dile getirmiş . 1987 de bu notlar bir yüksek lisans sınıfındaki öğrencileri eğitmek üzerine kullanılmış . zaman değiştikçe de bu çarpıcı makale Hbr yayınlarının en çok satan tekar baskılarından bri olmuş. Harvard üniversitesinde yönetsel davranış ilgi grubu kurulmuş. Özellikle uygun çalışma tarzlarına yoğunlukla değinilmiş ve çözümü üzerinde uzun uzun örnekler verilmiş. Hatta Peter drucker’in amirler ile ilgili sözü araya eklenmiş. Şöyle diyor. Amirler dinleyiciler ve okurlar olarak ikiye ayrılır. Bazı amirler bilgileri önce rapor halinde okumayı sever bazıları ise şahsen sunulan ve birlikteyken soru sorabilecekleri alanlar kendilerine yaratırlar. Rapor halinde okumayı seven amirler için önemli konu başlıkları rapor haline getirilir sonrasında bu içeriği komple tartışırsınız, ancak dinleyici olan amire ise gerekli bilgileri sözlü , eğrisi doğrusu orada konuşulup kısa notları ise sonra gönderirsiniz.
Liderlerın başarılı olmak için 3 ağa ihtiyacı vardır. Operasyonel ağ . günlük işlerin yapılması için ihtiyaç duyulan çalışanlar, kişisel ağ, kişisel ilerleme için katkıla bulunacak kimseler veya kafa dengi iş dışı dostlar son olarak da strstejik ağ. Kurumsal hedeflere ulaşmanıza yardımvı olacak kişiler.
Baharın kitaplığı bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşca kalın