Kategori arşivi: Kitap

NUTUK

1335 senesi Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.

Mustafa Kemal Atatürk

Büyük bir tarihi öğrenmemize vesile bu kitap açılışı bu söz ile yapmıştır. Nutuk, Mustafa Kemal’in 1919’dan başlayıp 1927’ye dek kendisinin ve silah arkadaşlarının neler yaptığını özetlediği konuşmasının metnidir. Kurtuluş Savaşı dönemini birinci ağızdan aktardığı bu kitap Cumhuriyet tarihimizin en önemli bir eseridir.

İlk okuduğumda ortaokul 2.sınıftım. Hatırlıyorum. Evimde olan kitabın dili, biraz ağır gelmişti, bilmediğim sözcüklerin anlamını ansiklopedi karıştırarak çözmeye çalışırdım. İlkinde de 1335 senesine ilişmişti gözüm. Rumi takviminin geçerli olduğu dönem olduğunu öğrenmiştim. Sonra Lise 2 de yeniden okudum. Daha sadeleştirilmiş bir Türkçe olanını vermişti öğretmenim.

Aradan yıllar geçmiş, kitap güncelliğinden hiç bir şey kaybetmemiş.

Kültür Bakanlığı Yayınevi tarafından (belgeler bölümü dışında) yaklaşık 900 sayfalık bir kitap olarak yayımlanmıştır ve Türkiye’nin bu dönemle ilgili en temel resmî tarih kaynağı olma niteliğindedir.

—her sözü değerli olan bu kitabın en güzel bölümü elbette

Atatürk, Cumhuriyet’in ilanını duyurduğu geceden Nutuk adlı eserinde kendi ağzından şöyle bahseder….

Nutuk’ta yer alan anekdot şöyledir.

“Gece olmuştu Çankaya’ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemâlettin Sami ve Hâlit Paşa’lara rastladım. Ali Fuat Paşa Ankara’dan hareket ederken bunların Ankara’ya geldiklerini o günkü gazetede’Bir uğurlama ve bir karşılama’ başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kâzım Paşa’ya ve Fethi Bey’e de Çankaya’ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya’ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey’lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek sırasında, ‘Yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz’ dedim.

Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. …

Bir sonraki gün hepimizin bildiği üzere cumhuriyetimiz ilan edildi.

Biz cumhuriyet çocuklarıyız.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

Baharın kitaplığında bu bölüm Atamızın bize armağanı “nutuk” yer aldı. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın.

BEN MARKA OLSAM

Baharın kitaplığından merhaba,  dile benden ne dilersen… kitabın arka kapağı tam da böyle başlıyor.  O kadar tatlı sizi içine çeken bir yazı olmuş ki. Bu sefer sürpriz bölümümüzden önce size bu arka kapakta yazılanları da paylaşmak istiyorum. Yazarımız Didem Moralıoğlu’nın “Ben Marka Olsam” adlı kitabını 5 sene önce edinmiştim. Çok renkli bir kitap. Normalde kitapların üzerine yazar çizerim ama belli ki buna bir şey yapmamışım. Sonra bir baktım küçük bir not var. Sayfa 99 bak burayı hep aklında tut , bu daima karşına çıkacak diyor.  Bu önemli notu okumadan önce, kitabın arka kapağındaki yazının bizi biraz düşündürmesini isterim.

…dile benden ne dilersen.

 Hemen .99. bölümdeki hikayeye ve verilmek istenen mesaja bir bakalım. Nasıl notlar almışım.

… şimdi en sevdiğim bölüm var sırada sürpriz bölümü hemen açıyorum.

Baharın kitaplığında bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşcakalın…

KİŞİSEL MARKA YÖNETİMİ

Baharın kitaplığından merhaba bu bölüm elimde kişisel marka yönetimi adlı bir kitap bulunuyor.  en başta şunu söyleyebilirim doktor ilkay karaduman kitabının akademik bilgilerin güncel örneklerle desteklendiğini ve bilimsel bir kitap olarak hazırladığını kitabının ilk açıklama sayfasında belirtmiştir. Bu anlamda kişisel marka alanında academik ders kitabı niteliğine sahip bir kitap içeriğine sahiptir. Bu alanda çalışmayı çok seviyorum farklı bakış açılarından ele alınmış kişisel marka deneyimlerinden harmanlanmış bilgileri araştırmaya ve onları sunmaya gayret gösteriyorum.

Kitap 7 bölümden oluşuyor özellikle kişisel markanın başarı yönetimi başlığı Kısımda markaya  yatırım yapma, en iyi olma gereksinimi, kişisel marka da başarısızlık, iş hayatında kariyer esnekliği …önemli konular arasında yer alıyor.

Burada en sevdiğim alanlardan biri de ara ara boşluklara yer verilmiş olması. bu boşlukların bizim tarafımızdan doldurulması isteniyor o yönden biraz da uygulamalı 1 kitap.

 Altını çizdiğim notlardan birkaçını paylaşmak istiyorum. Bu notların en sevdiğim yanı latince bir motto alıntısı ve onun Türkçe anlamlarıyla birlikte verilmiş.

Daha etkili 1 kişisel marka olmak için

1-Görünür olun. burada 1 latince motta var. bu latince mottonun anlamı şöyle geçiyor. tanrının ihtişamlı görkemi … Şikago Üniversitesinin mottosu

2-kendi tarzınızı yaratın- Latinceden alıntı söz adamı adam yapan giydiğidir.

3-fark yaratın – Latinceden alıntı söz: denizi aşan insanlar ruhlarını değil gökyüzünü güzelleştirir

4-kişisel ağ oluşturun, latince altıntısı: arkadaşlar kötü günde belli olur

5-zamanı etkin kullanın latince alıntısı her geçen dakika yaralar sonuncusu öldürür

6-bilinçli risk alın latince alıntısı düşüşü hazırlıklı ol

7-akıllı kopyalayın latince alıntısı bazılarına ilaç olan diğerlerine zehir olur

Bu söylediklerim daha etkili 1 kişisel marka olmak içindi şimdi daha başarılı 1 kişisel marka olmak için neler yapmamız gerekiyor biraz da notlara bakalım:

8-sevdiğiniz işe yoğunlaşın latince alıntısı zevkler ve renkler tartışılmaz

9-kendinize yatırım yapın latince alıntısı bilgi tek başına güçtür Sir Francis bacon

10-kariyer esnekliği kazanan latince alıntısı herkes her şeyi yapamaz

11-performansınızı ölçün latince alıntısı bilmeyenin altında kötülük yatar

12-en iyi olmayı kafaya takmayın latince alıntısı en büyük parçayı ben alıyorum benim adım arslan

13-başarısızlığı sorgulayın latince alıntısı bir yara erdemi geliştirir

14-bir bilene danışın latince alıntısı bilge kişi yıldızlara hükmeder

Daha sürdürülebilir 1 kişisel marka olmak için;

15-olumlu düşünün latince alıntısı nefes aldıkça umut vardır

16-tarihin peşine düşün  latince alıntısı talih ancak cesurlara yardım eder

17-mizah duygusuyla hareket edin latince alıntısı hayata gülmek hayata ağlamaktan daha uygarca dır

18-yalın yaşayın latince alıntısı öncelikle zarar verme

19-markanızı yaşayın latince alıntısı zaman geçiyor ve biz de onunla hareket ediyoruz

20-vazgeçmeyin Latin alıntısı: her talihsizliği deneme sayar- Seneca

21-yeniden başlayın latince alıntısı uçurumun dibinden haykırdım

ve kitabı bitirirken etkin başarılı ve sürdürülebilir bir kişisel markalaşma için zaman kaybetmeden başlayın latince alıntısı her şeyin küçük bir başlangıcı vardır.

Marka olmak istiyorsanız bunun için bir kitabı okuyarak küçük bir başlangıç yapabilirsiniz ya da bir desteğe yol göstericiye ihtiyacınız varsa bana ulaşabilirsiniz.

En sevdiğin bölüm var şimdi sırada. Sizin için kitaptan sürpriz bir bölüm açıyor markalaşma süreciniz için yapılması gereken noktaları size okuyorum. Bakalım karşınıza hangi bölüm çıkacak:

Baharın kitaplığı bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın

HBR-YAPAY ZEKA

Baharın kitaplığından merhaba bu bölümde Harvard business review serisinden yapay zeka adlı kitap notlarımı paylaşıyorum notlarıma başlamadan önce biliyoruz ki biz yapay zekayı aslında hayatımızın her aşa aslında kullanıyoruz şöyle ki bizim sesli komutları algılayan Google sesli asistan veya iphone’larda ki Siri , Google haritalarda trafiği görerek bizi yönlendirmeleri tıbbi tanı destekleme cihazları, hepimizin bildiği Instagram Facebook Linkedin algoritmalarınca Kişiselleştirilmiş bilgiler, ev ve iş yerlerinde bize yardımcı olan otonom araçlar bunların hepsi aslında günlük hayatımızın içerisinde var yapay zeka kavramıyla birlikte yaşıyoruz.

Şirketlerin yapay zekaya teknoloji açısından değil iş olanakları açısından bakmalarına fayda var diyor kitap şöyle bir not almışım yapay zeka 3 önemli ihtiyacı destekleyebilir iş süreçlerinin otomatikleştirilmesi veri analizi aracılığıyla iç görü edilmesi ve hem müşterilerle hem de çalışanlarla yakın bağlar kurulması kitap özetle şunu anlatmak istiyor.

Yapay zeka projelerinin çoğu aksaklık ya da başarısızlıklarla karşılaşabilir bunun yaklaşımı şirketler dönüşümsel bir yaklaşımdan çok kademeli bir yaklaşım benimsenmelidir insani yeteneklerin yerine başka olanakları getirmekten çok insani yeteneklerin zenginleştirmeye odaklanmalıdır bunun da sürecinin şu olduğuna değinilmiş;

Yapay zekadan en iyi şekilde yararlanmak için şirketlerin hangi teknolojilerin ne tür görevleri yerine getireceğini anlamaları ihtiyaçlarına dayalı olarak proje portföylerini öncelikler belirlemeleri ve bu uygulamaları şirket geneline yayma konusunda planlar geliştirmeleri gerekiyor

Şirketler yapay zekadan şu yönleriyle yararlanıyor: ürünlerin özelliklerini işlevlerini ve performansını artırmak, daha iyi kararlar almak, yeni ürünler yaratmak, kurum içi operasyonları en uygun hale getirmek, yaratıcılık gerektiren işler için çalışanlarına zaman kazandırmak, yeni pazarda araştırma az bulunan bilgileri elde etmek, pazarlama ve satış gibi kurum dışı süreçleri en uygun hale getirmek, otomasyon yoluyla çalışan sayısını azaltmak

Yapay zekanın önünde bir de engeller var bu engelleri şöyle sıralamışlar :  mevcut süreç ve sistemlerle bütünleştirmelerin zor olması, teknolojiler ve uzmanlık hizmetlerinin pahalılığı, üst yöneticilerin bilişsel teknolojileri nasıl işlev gördüklerini anlayamaması, ilgili teknoloji uzmanlığı olan yeterince insan bulunmayışı, teknolojilerin olgunlaşmış olmaması ve bu teknolojilerin pazarda çok fazla abartılması yapay zekanın önündeki zorlukları bize anlatıyor şimdi gelelim en keyifli araya sizin için kitaptan 1 bölüm seçiyorum ve karşıma gelen kısım size okuyacağım artırılmış gerçeklik nasıl çalışır? hadi öğrenelim.

Baharın kitaplığında bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın

ZEN DERSLERİ-LİDERLİK SANATI

Baharın kitaplığından merhaba bu bölüm elimde zen dersleri liderlik sanatı adlı bir kitap var.

Kitap zen felsefesinden yola çıkarak liderlik kavramına değiniyor zen felsefesine göre kişi özüne döndüğünde etrafındaki nesneleri gerçek halleri ile görür ve tüm doğa ile bir olur Zen kelimesi etimolojik olarak incelendiğinde Çincede çan karakterinden türemiştir. B

Bu karakterin kökü ise Hintçe de meditasyon manasına gelen dhayana kelimesidir. Bu eser bir derleme eserdir sen ustası Miyako Zil tarafından derlenmiştir ve eser çince orijinalinden çevrilmiştir.

Kitap içinde tam 216 adet liderlik ile ilgili bilgi var. Bu bilgi birer mektup olarak sunulmuş.

Şimdi size kitaptan aldığım 3 değerli liderlik bilgisi okuyacağım. Sayfadan 3 adet liderlik sanatı seçtim birincisi 13. Liderlik sanatı, ikincisi 45. Liderlik sanatı sınavdan geçmek üçüncüsü ise iyi ve kötü hadi bunların hepsini adım adım dinleyelim.

Baharın kitaplığı bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın

JAPON YAŞAMA SANATI- IKIGAI

Baharın kitaplığından merhaba sabah yataktan kalkmanız için bir sebebiniz olmalı ? hadi başlayalım. bu bölümde Japonya yaşam sanatı ikigai’den notlar getirdim size. Yalnız bu kitap benim 10 dördüncü bölümde notlarında paylaştığım dünyada çok satanlar listesine girmiş  ikigai kitabından oldukça farklı. Japon yazar Ken Mogi bizi 1 not ile karşılıyor ve diyor ki ister shinkansen treninde 1 temizlikçi, ister Tokyo’da michelin yıldızlı 1 suşi şefi, ister Osaka yeni doğmuş bebeğiyle ilgilenen 1 anne olsun.

Ikigai japonların hayata bağlayan her şeyin kalbinde yatan şeydir. peki japonlar gibi sizin de 2 gayeniz olabilir mi eğer öyleyse bunu nasıl keşfedeceksiniz ikigai yaşamınıza ne katacak?

sorular böyle ilerlerken işte Japon yazar Ken magi bu soruların yanıtını vererek herkesin kendi 2 gayesini bulmaya yardımcı oluyor.

bu kitabın 10 dördüncü bölümde bahsettiğim ikigai adlı kitaptan oldukça farklı olduğunu söylemiştim bu kitap daha fazla Japon felsefesi ve Japon kültürüyle ilgili bilgiler veriyor. ikigainin 5 ayağından bahsediyor şöyle notlar almışım notlardan biraz bahsetmek istiyorum size ikigainin  5 ayağı:

Bunlardan birincisi ufaktan başlamak yani diyor ki çok fazla mükemmel olmayı bekleme ve yavaş yavaş başla yol alacağına inan

ikincisi benliği bırakmak aslında benliğin bırakmak ikigainin 3. ayağı şimdi ve burada olmak felsefesiyle birlikte ilerliyor fakat şimdi ve burada olmak, sevdiğimiz bir mesleğe ya da ilgilendiğimiz bir hobiye odaklanıp bütün dikkatimizi o ana vermekle ilgiliyken benliği bırakmak ise görünür olmamakla ilgili bir durum. japonlar bir şeyi en ufaktan başlayıp mükemmele doğru götüren bir millet bu şekilde bir kültürleri var kitapta bunun çok örnekleri var. ancak çok göz önünde bulunmayı da sevmiyorlar bunu 4. ikigai ayağı ahenk ve sürdürülebilirlik  ile yaptıklarını açıklıyorlar. Bir çay seromonisi ve tapınaklar..doğal gibi görünen ama üzerinde yıllarca çalışılmış ormanlar… japonlarda sürdürülebilirlik felsefesi çok önemli çünkü onlara göre toplumun inşasında ve dünya görüşünün yükseltilmesinde ahenk sürdürülebilir günlük yaşantıyı oluşturuyor .

hatta bu Japon kültüründe o kadar çok yer edinmiş ki bunun son ayağını büyük işlerde yapsan küçük şeylerden sevinç duy diyerek sonlandırmışlar.

Kitap 91 yaşındaki dünyanın en yaşlı suşi şefi ile açılış yapıyor. japonyayı ziyaret eden eski amerika birleşik devletleri başkanı barak obamayı nerede ve nasıl ağırlanacağı konusunda japon hükümeti özel bir etkinlik hazırlıyor. Bu süreç bile Japonya hakkında sıradışı bilgiler edinmenizi sağlıyor.

japonlarda bir meve yetiştirmeden , çömlek yapımına, sumo güreşinden ,klasik baleye, animasyon filmlere, bir suşinin yapım tekniği ve o işine konan malzemenin satın alım aşamasındaki balık pazarındaki süreç öyle anlatılmış ki her birinde bu 5 maddeyi size sürekli hatırlatıyor.

Tam bir bilgisayar başında araştırma kitabı. En azından benim için öyle. Bir misk kavunu (diye bir şey öğrendim mesela.  Özel bir kavunmuş misk tadındaymış ve genelde bu kavunu birine hediye etmek çok üst düzey bir saygı göstergesiymiş.  Düşünebiliyormusunuz bir kavundan bahsediyoruz. Eğer size öyle bir değerli hediye gelirse şaşırmayın. Bu bir japon geleneğiymiş .

Hatta öyle ki lezzet tek bir meyveye gitsin diye tek sapta tek meyve olarak yetişitirilirmiş ve fiyatının ne kadar yüksek olduğunu artık siz düşünün.

Sembikiya meyve pazarında satılmayan sadece sergilenen 1 adet meyve bulunurmuş. Seçkinler ligi denirmiş adına eğer yetiştirdiğiniz meyve onur listesinde yer alıyorsa o yetiştiricinin ürünleri yüksek kalitededir demekmiş.

bir mangodan bahsetmiş kitap. özel olarak hazırlanan mücevher kutularında takdim ediliyormuş. Çok güzel de bir notu var. ben çok beğendim. Asyada fotoğraf çekimi meşhurdur.  fotoğraf çekimi başında şu yazar : Tadın selfie’si olmaz.

Yohen tenkamu adlı bir çömlek kase öğrendim. Yıldızlı kase imiş ve hiç biri bir diğerine benzemiyormuş .aynı kalitede yapıldığı halde fırınlandığı yerde ustaların bile anlayamadığı simyasal bir dönüşüm geçirirlermiş öyle ki ulusal hazine kayıtlarına geçen dünyada sadece 3 gerçek yıldızlı kase varmış.

Sumoların neden yüksek kiloda olduklarından,  günlük yaşantılarından, aradaki ödüllendirme sisteminden ve kazanınca saygısızlık olmaması için sevinçlerini içlerinde yaşamaları gereken bir sporun ikigai kültürünü öğrenmek çok değişik bir duyguydu benim için.

Hatta bazı sumo güreşçileri adım adım ilerleyerek elde edecekleri unvanı yarıda bırakabiliyormuş . yarıda bırakmayı başarısızlık olarak görmüyorlar . Japonlara göre bunu da ikigai üzerinden anlatıyor.

Japonca da hani bizim kendi dilimizce söylediğimiz kediler miyavlar köpekler hav hav gibi ses çıkarır  dediğimiz benzeşimler için ses sembolizmi adında topladıkları 4500 kelimeleri varmış.  örneğin , japonlarda çinko tentenin üzerine düşen yağmur damlalarına verilen bir ses kelimesi varmış .ve bunların hepsini ikigai altında birleştiriyorlar.

 kitabın sonuna geldiğinizde bir küçük özet geçerek 5 adet soru soruyor ve diyor ki kendi ikigai bul

birinci maddeden başlayalım ufaktan başlamak yani ufak adımlarla ödüllerini anda beklemeksizin 1 şeyler denemeye şimdi daha yakın mısınız?

2 ben niye bırakmak hayatta karşılaştığınız sorunlara ışık tutmanıza yardımcı bulacak hiç görüşleriniz var mı? 3 ahenk ve sürdürülebilirlik sabah kalktığınızda herhangi 1 işte ahenk ile sürdürülebilirlik arasındaki can alıcı bağı kendinde her sabah bulabiliyor musun? 4 küçük şeylerden sevinç duymak sizi siz yapan özellikleri daha rahat karşılarken başkalarının kendilerine has özelliklerine de daha hoşgörülü olacak şekilde karşılayabiliyor musun? 5 şimdi ve burada olmak. Yaptığınız her küçük şeyden şimdi daha fazla zevk almaya söz veriyor musunuz?

İkigai kavramı Japon kökenli olmakla birlikte artık ulusal sınırların çok ötesine geçmiş

hadi gelin kitabımızdan sürpriz bir bölüm açalım bi bakalım kitap bize kendi ikigaimiz ile  ilgili neler diyor:  ne tür bir ortamda yaşıyor olursak olalım ikigainin ortama uyum sağlamak olduğunu öğrendik sumodan, klasik baleye ikigaisini bulabilen insanlar basit bir kazanma kaybetme değeri ötesinde sevinçler bulabilir

İkigai olması başka koşullarda zorlanan bileceğiniz koşullarda bile en iyi çıkarmanıza katkıda bulunur ikigai’yi küçük şeylerde  bulmalı, ufaktan başlamalısınız. Şimdi ve burada yaşamalısınız en önemlisi ise ikigai eksikliğinden ötürü bulunduğunuz ortamı suçlamamanız gerektiğidir nihayetinde kendinize özgü şekilde yaşam amacınızı bulmak size kalmıştır. Bu son cümle sanki bizim dilimizde her şerde 1 hayır vardır deyişi ile eşdeğer sanki .

Baharın kitaplığında bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoş çakalın

KEŞKESİZ

Baharın kitaplığından Merhaba, hiç “keşkesiz” bir hayat düşünmüş müydünüz? Ve bu hayat için plan yapmayı… aynı iş dünyasında üstlendiğimiz görevler gibi bir plan yapmaktan bahsediyorum. Elimdeki kitabın adı “keşkesiz” okuyucularına kanıtlanmış bir yaşam planı sunuyor. Hayatımız içinde bir vizyon oluşturmaya ve daha iyi bir yere varabilmemiz için işimize yarayacak planlar geliştirmemizi örnekliyor.

Şöyle bir sözü var. Söz vermiş okuyucularına: her gün hayat hikayemizi değiştirmek için binlerce fırsat dolu. Size en proaktif avantajlı ve amacınıza yönelik kararları vermenizde yardımcı olmak istiyoruz.

j.p morgan’ın söylediği sözün altını çizmişim. Dinleyin ne diyor? Bir yere gitmek için atacağımız lk adım, ilerlemeniz gerektiğinr karar vermektir. O halde ilerleyelim.

Kitap 10 bölümden oluşuyor. 1 bölüm sürüklenişi kabullenmek. Metarofik anlatımlarla hayatın acımasız yanlarına dokunuyor ve kabul etmemizi istiyor.

2 bölüm hayat planıa girişte hayatın anlamını anlamak ile ilgili 3 güçlü soru ile devam ediyor.

3. bölüm faydanın kıymetini bilmek burada fayda yaratmak ve onun önemi üzerinde durulmuş

4. bölümde aslında tam anlamıyla bizi hayatın sonuna bizi götüren bir kısım ile karşı karşıyayız. Çünkü  ölümden ve anılarımızı nasıl şekillendirebileceğimizden notlar paylaşıyor.

5. bölüm ile bu sefer hayat planının ortalarına dönüyoruz ve öncelik listesi oluşturuyoruz.  Bu kitabı okuduktan sonra onların life assesment profile dökümanlarına ulaşmış ve öncelik listelerini benimle paylaşmalarını istemiştim. Ben de mentiilerimin kişisel marka mentorluk yolculuğunda bunu kullanıyorum.

6. bölümde kitap diyor ki artık eylem zamanı geldi. Bir yol haritası çiziyoruz.  Bu kısım çok zevkli . çünkü bir sonraki 7 bölüm de sizden bir tam gününüzü bana ayırmanızı isteyeceğim.

8 bölüm . kitapta şöyle bir ifade var. burası zurnanın zırt dediği yerdir. Aman dikkat hayat planının amacı hayatınızı değiştirmek ve sizi hep hayal ettiğiniz hayat yoluna sokmaktır. Burada 3 önemli stratejiyi bizlerle paylaşıyor. Tabi aslında bu bölüm bana bir tam gününüzü ayırın dediğim kısımda işleniyor.

Sona doğru yaklaşırken 9 bölüm hayat planını canlı tutmak ile ilgili yani diyor ki kontrol et. haftalık 3 aylık yıllık.  Bir ajanda tutmanızı öneriyor. Çünkü arada revize etmek gerektiğinin çok sağlıklı sonuçlara vereceğini not düşmüş.

Ve geldık son bölüme dönüşüme katılın diye çılgınca bir giriş var. kendine rekabetçi bir kültür yaratmalıve daima üretken olmaya and içmelisin başka çıkar yolu yok benim son bölümden anladığım bu.

Gelin yolculuğa başlayalım.

Sürpriz bölüm başlıyor. Hemen sizin için bir sayfa açıyorum. Ve karşıma gelen bölümü size okuyorum.

Sayfa 147

Baharın kitaplığında bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın.

HBR-KENDİNİZİ YÖNETMEK

BAHARIN KİTAPLIĞINDAN merhaba, Harvard Business ‘ın en etkili yönetim fikirlerinin yazılıp çizildiği kendinizi yönetmek adlı kitap ile birlikteyiz.

41. bölümdeki kitap notlarıma başlamadan önce özellikle bu kitabı incelerken bir çizelge yapmıştım. Önce ondan bahsedeyim. Şimdi kitapta ara ara koyu renk çerçevelerle belirlenmiş her bölüm öncesi girişten sonra genel bir özet veriliyor sonrasında detaylandırma yapılıyor ara ara da uygulama örnekleri ve sorulara yer verilmiş. Ben seneler önce bu kitabı okuduğumda bir defter kalem ile kitabı okumadan bu uygulama örneklerini kendime uyarlamaya çalışmış soruları da cevaplandırmıştım.

Kitabı okuduktan ve detayları öğrendikten sonra bu çalışmayı yeniden tekrarladım. Kitaplığımı dijitale taşırken sıra bu kitaba gelince o notlar gün yüzüne çıktı. Evet. Zaman değişiyor. Beni düşüncelerimin ilerlediğini bazılarında hala nötr olduğumu ancak bazı sorulara verdiğim cevapların tamamen değiştiğini hatta beni biraz ürküttüğünü söyleyebilirim. Ben böyle miyim? Diye düşünmeden edemiyor insan. İşte bu kitap kendi kendimizi yönete becerisini öğretiyor. Yaptığımız işi nasıl ve ne zaman değiştireceğimizi bilmek zihnimizi açık tutmak ve daima tetikte olmak zorundayız.

Kitap güçlü yanlarım nedir sorusuyla başlıyor. Peter Drucker‘in bir yazısıdır.

5 pratik fikir kısmında bize sorular yöneltmiş.

Güçlü yanlarım neler? Nasıl bir yöntemle çalışıyorum? Değerlerim neler? Nereye aitim? Günçü yanlarıma, çalışma tarzıma ve değerlerime dayanarak ait olduğumu hissettiğim bir kuruma en büyük katkıyı nasıl sağlayabilirim?

burada yine sayfa kenarına küçük notlar almışım.  3 tanesine yer vereceğim.

-güçlü yanlarınıza konsantre olun ve kendinizi güçlü taraflarınızın sonuç vereceği konumlara yerleştirin.

-çok fazla insan kendine uymayan yöntemlerle çalıştığı için başarısız olur bir işin nasıl yerine getirildiği insanın doğasıyla ilgilidir. Kişilik özelliği onun nasıl öğrendiği ve öğrendiğini nasıl sürece yaymak istediğidir.

-başka bir önemli soru da bir karar alıcı olarak mı yoksa danışman olarak mı sonuçlar üretiyorum sorusuna bakış açımızdır. Zirve noktası karar alıcı kişilik gerektirir ve güçlü karar alıcılar güvendikleri birini danışman olarak iki numaraya getirir ancak bazı kuruluşlarda bu iki numaralı kişiler 1 numaraya terfi ettirildiklerinde başarısız olabilirler. Çünkü kararın ne olduğunu bilir ama onu fiilen yerine getirme sorumluluğu üstlenmez.

İlk bölüm tam 32 sayfa ve sadece 5 soruyu cevaplıyor. Sonrasında , yönetimde maymun kimin sırtında başlığı altında teşbih sanatına başvurularak ince nüanslarla alt üst yönetimi, yetki verme, delegasyon sorunu, güç birliğinin fakına varmamaktan yola çıkan sorunlar incelenmiş.

3 bölümde sihirli bir sözcük kalıbı var. bizi şöyle karşılıyor diyor ki; “dayanıklılık ancak onu yaşadıktan sonra bilinebilecek bir şey “ ben hak verdim. Özellikle olumsuz bir olay halinde, yaşamadan dışardan ses vermek kolay sen gel de bana sor diyorum. Dedim okurken…

Ayrıca Avusturyalı Psikiyatr Victor Frankl insanın anlam arayışı adlı kitabına dem vurmuş ve yaşadığı o kritik an da dayanıklılık gücünü de gözler önüne sermiş. Kitap içinde kitap. İnsanın anlam arayışı 1. Bölümü psikolojik yönden okuyucu çökerken ve ben bunu niye okuyorum şimdi desenizde 2ci bölümde sizi zirveye çıkartan bir başucu kitabıdır.

Bu bölümü altını çizdiğim şu söyle kapatayım.  Umutsuz bir durum içinde olduğumuzda değiştirilmeyecek bir kaderle yüz yüze geldiğimizde bile yaşamda bir anlam bulabileceğimizi asla unutmamalıyız. Ktabın bundan sonraki süreç tamamı ile kendimizi test etmeye yönelik kavram tanımları ve sorulardan oluşuyor.

Zaman ve kişisel enerji boyutu

Tıp dünyasında bilinen genellikle genetik olduğu varsayılan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEPH hastalığının) iş dünyasında artık tüm kuruluşlarda bir salgın olduğu Dikkat eKsikliği özelliğinin , dikkat dağınıklığı, içsel taşkınlık ve sabırsızlık üçlüsüyle kişinin üzerinde hissettiği kronik aşırı yüklenmelerin  var olan işlere sinsice zarar verebildiği yeni durum üzerinde durulmuş. DEÖ’sü olan kişilere  bu belirtiler aşama aşama gelir deö den muzdarip olan kişiler tek bir kriz yaşamaz aksine ortamla başa çıkmak için çabalarken küçük çaplı acil durumlar yaşar.

Sorumluluk üstlenen ve artan iş yükünden şikayet etmeyen çalışanlar tüm çabalara rağmen iş yükünün üstesinden gelebilmek için ne mümkünse yaparlar ve bir anda hız odağının içine düştükleri için odaklandıkları yerden çıkıp kendilerini kaybederler. Bu da hiperkinetik ortama bir tür tepkidir. Her yerde insanlar üsrekli veri fikir plan toplama yarıiında cep telefonları e -posta dijital yardımcılar .

Romancı Milan Kundera bu hız sürüklenmesini modern çağı teknolojinin modern insana bahşettiği ekstazi olarak tanımlıyor ve insan beyni başa çıkmaya çabalarken sendeliyor ve DEÖ (dikkat eksikliği özelliği) tuzağına düşüyor diyerek geniş çapta kitapta buna yer verilmiş.

Ardından pozitif bir konuya toplam liderlik süreci ele alınmış. Burada insanların kendine yapmaları gerektiği bir deney örneği var.

Muhteşemlik anları ve aynadayi insana sorulacak sorular ile detaya inip liderliğin temeli ile başa dönen bir kitap ile bize kendimizle başbaşa bir yolculuğa çıkartıyor. Bu tam da benim 1 kişi ve tam gün birlikte çalıştığımız bilgi planı çalışmasına örtüşüyor.

Hadi gelelim şimdi en sürprizli an’a. Kitaptan bir sayfa açıyorum ve karşıma çıkan bölümü sizin için seslendiriyorum. Siz sayın dinleyiciler kendinizi yönetmenin hangi kısmındasınız bilmiyorum ama kendinize verdiğiniz en büyük değer kendinizi tanımak olsun.

4 SAATLİK HAFTA

Baharın kitaplığından merhaba.Tam 40 bölüm ile kulaklarınızın huzurundayım. Elimdeki kitap Timothy ferris in 4 saatlik hafta adlı kitabı. şöyle başlıyor az çalış, çok kazan ve iyi yaşa

Tabi bunun için uygulanması gerekenleri sıralamış

Kitabın mantığı ne patron ol ne de çalışan sadece sahip ol.

İşlerin yürümesine maksimum etkinin sağlanması için minimum işleri yap

Daha fazlasına sahip olmak yerine daha kalitelisine sahip ol

girişte timoty ferris in hayat hikayesi ve bu kitaba neden ihtiyaç duyduğunuzu nedenleri ile okuyucularına sunuyor. En komik tarafı hani böyle özgeçmişimizi yazarken iş deneyimlerimizde tarih ve aralıklar belirtiriz ya. Bu kitap ta timoty bunu “6 hafta erken doğmuşum “ diyerek doğum hikayesi , bebeklik anıları ile birlikte patolojik bir seviyede anlatmış. Zaten başlığını da öyle.

Sonrasında kitabı 4 bölüme ayırmış

  1. bölümde tanımlamalar var. hatta burada altını çizmişim hemen okuyorum. Bir soru sormuş mutluluğun tersi nedir? Üzüntü

hayır. Sevgi ve nefret madalyonun iki yüzü ise mutluluk ve üzüntüde öyledir mutluluktan ağlamak gibi. Ancak sevginin tersi kayıtsızlıktır. Mutluluğun tersi ise işte tam düğüm noktası orası sıkıntıdır.

Sıkıntılı bir süreçteysen mutlu değilsindir. Mutluluğun uygulamaya dayanan eşanlamlısı heyecandır. Tam olarak yakalayabilmek için heyecan duymalısın. Tutkunun yada mutluluğun peşinden gitmelisin diyen insanların kasteddikleri aynı şeydir. Heyecan. hayat amacım içinde beni heyecanlandıran nedir?

  1. Bölüm eleme sanatı. her işi bölümlere ayırmak ve devretme sanatını öğrenmek
  2. Bölüm otomasyon ilham perisini bulmak ve mobil yönetime geçiş süreci anlatılıyor. Burada çok önemki farklı bir bakış açısı var. karar vermeme sanatı. bir önceki bölümde yöneticilerin tarzına değil karar verme şekline göre iletişim kurulması gerektiğinden bahsederken şimdi bu kitap şöyle bir not düşmüş bakın diyor ki: karar vermeme daha az seçenek = daha çok gelir. Şirket yöneticileri iyi ya da kötü çok fazla karar aldıklarında işsiz kalırlar. Çünkü kararlar hep alınmış olur. Ne kadar çok seçenek sunarsanız o kadar kararsızlık artar. Ve aynı zamanda ne kadar çok iş dökümünü bir an da görmek isterseniz düzgün olmayan iş yükü arttırmış olursunuz. Karar sayısını en aza indirgemek gerekli . bu bölüme oldukça fazla web adresi var. iyi çekici diye not dşüştüğüm sayfalar arasında
  3. Gelelim son bölüme özgürlük. Ama burada size okumanız gereken bir e-posta başlıklı bir yazısı seslendireceğim. Tüm yazılı olanlardan daha değerli ve bence onun için kitabın sonuna konulmuş.

Sürpriz bölüme başlamadan önce Baharın kitaplığı bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde buluşmak üzere şimdi arkanıza rahata yaslanın gözlerinizi kapatın ve bir şarkı düşünün şarkınız son bulmadan önce dileğiniz her ne ise o olsun.

HBR İLETİŞİM-1

Baharın kitaplığından merhaba bu bölüm rengarenk kitap kapaklarıyla ünlü Harvard business review serisi kitaplarından iletişim adlı kitap notlarımı paylaşmak istiyorum.

Kitap kapağında yazıyor.  İletişimle İlgili Hiçbir Şey Okumadıysanız Buradan Başlayabilirsiniz.

Bu ilk kitapta iletişim; ikna bilimi, bir fikrin sunumu, hikaye anlatıcılığı üzerinden ilerliyor

Yönetim alanı uzmanlarının Harvard Business için yazıldığı 10 makaleye yer verilmiş. Bir yöneticinin, bir çalışanın hem kendinin hem de şirket ihtiyaçlarının üzerinde durulduğu örneklerle dolu farklı bakış açıları var.

Kitapta bulunan makaleler arasında beni konuşmanın gücü ve sessizlik şirketinizi öldürüyor mu adlı bölüm çok etkiledi. Bir taraftan iletişim kurmamız için gerekli olan iletişim gücü diğer taraftan sessizliğin üzerimizdeki baskısı arasındaki zıtlaşma ve hız dürtüsü bizi nerede durup, nerede durmayıp iletişimi ilerletebileceğimiz ile ilgili yöntemler veriyor. Sahici bir konuşmacı nasıl olunur ve öykü anlatmak en keyifli bölümlerden 2si, girişimcilerin özellikle çok seveceği ve üzerinde durduğu

8.bölümde Parlak Bir Fikir Nasıl Sunulur? Notları insanı etkiliyor.

Tabi burada kurum içinde en dikkat çeken iki önemli nokta var.  Liderlerin Yönetmesi Gereken Beş Mesaj; 9 bölümde açıklanmış.

Stres Dolu Karşılıklı Konuşmaların Stresini Almak; adlı 10. Bölüm ile de kitap kapanışı yapıyor.  Burada da bir yöneticinin astları, üstleri ya da aynı hiyararşi de oldukları çalışma arkadaşları arasında hüküm süren stresin karşılıklı konuşmayı yönetmek kısımları üzerinde durulmuş.

Toparlayacak olursam ben hep böyle bir yöneticinin tarzı olduğunu ve o tarz üzerinden iletişim kurulduğunu düşünürüm ancak kitap bunu bir üst seviyeye taşıdı. Ve diyor ki” ikna etme tarzınızı değiştirin. Kitap böyle başlıyor…

İnsanlar bir sunumda toplantıda mesajı nasıl verdiklerine yeterince odaklanmaz daha çok düşüncelerinin içeriğine odaklanır. Bunu değiştirelim.

Yöneticilerin yönetme tarzını değil yöneticilerin karar alma tarzlarına odaklanmanın daha doğru olduğunu açıklıyor.

..Ve bu her bir tarzın etkileme yolları da kitapta bir çizelge üzerinden açıklanmış. 

 Hadi şimdi gelin kitaptan sürpriz bir bölümü dinleyelim. Hemen kitabımı açıyorum.

Baharın kitaplığında bu bölüm sona erdi bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın.